Bu eti ızgara yapamam. Bozulmuş!
- I cannot grill this meat. It has gone bad!
O, başka bir şekilde eve gitmiş olabilir.
- He may have gone home by another way.
O biraz alışveriş yapmak için dışarı gitmiş olabilir.
- She may have gone out to do some shopping.
Küçük çocuklar taşınmaktan hoşlanırlar.
- Small children like to be carried.
Bisikletimi kaybolmuş buldum.
- I found my bicycle gone.
Ertesi sabah o ölmüştü.
- The next morning, he was gone.
Araba uçuruma gitmiş olsaydı onlar ölmüş olacaktı.
- They would have been killed if the car had gone over the cliff.
Yüksek gürültüye rağmen konuşmaya devam etti.
- She carried on talking in spite of the loud noise.
Ama onsuz devam ettik.
- But we carried on without him.
O, o alışkanlığı mezarına kadar taşıdı.
- She carried that habit to her grave.
İnsanlar o zaman kendi ağırlığı taşıdı.
- People carried their own weight then.
Guided by the star, they reached the island.
- Vom Stern geführt, erreichten sie die Insel.