Tom Mary'nin talimatlarını izledi.
- Tom followed Mary's instructions.
Talimatları dikkatle okursanız, yanlış yapmazsınız.
- You can't go wrong if you read the instructions carefully.
O stajyerlere talimatları verdi fakat onlar talimatlarla ilgili karar veremediler.
- He gave instructions to the trainees, but they couldn't make heads or tails of them.
Problem sadece benim talimatlarımı izlememenizden ortaya çıktı.
- The problem has arisen simply because you didn't follow my instructions.
Ben yönergeleri izlemedim.
- I didn't follow instructions.
Bütün yönergeleri izleyin.
- Follow all instructions.
Çocuklar açıklamaları anlıyor gibi görünmüyorlardı.
- The children didn't seem to understand the instructions.
Tom'un direktiflerini uyguladım.
- I carried out Tom's instructions.
Çocuklar açıklamaları anlıyor gibi görünmüyorlardı.
- The children didn't seem to understand the instructions.
Bütün yönergeleri izleyin.
- Follow all instructions.
Ben yönergeleri izlemedim.
- I didn't follow instructions.
Tom'un direktiflerini uyguladım.
- I carried out Tom's instructions.
Dosyalarımıza giriş için FTP'nin nasıl kullanılacağına dair bilgileri ekledim.
- I have attached instructions on how to use FTP to access our files.
Bir bilgisayar programı bilgisayara ne yapacağını söyleyen bir talimatlar listesidir.
- A computer program is a list of instructions that tell the computer what to do.