We will send it by the first week of July.
I avoided the guards by moving only when they weren't looking.
I watched as it passed by.
The mailbox is by the bus stop.
We're right near the lifeguard station. Come by before you leave.
I'm sorry to be late.
- Geç kaldığım için üzgünüm.
He appeared at the party late.
- O, partiye geç geldi.
Business was a little slow last month.
- Geçen ay iş biraz yavaştı.
In childhood, time passes slowly.
- Çocukluk çağında, zaman yavaş olarak geçer.
His teacher sent him to the principal's office for being tardy too many times.
- Birçok kereler derse geç geldiği için öğretmeni onu müdürün odasına gönderdi.
Tom spent a few years behind bars.
- Tom parmaklıklar ardında birkaç yıl geçirdi.
The bus arrived ten minutes behind time.
- Otobüs on dakika geç kaldı.
I cannot say how much time passed.
- Ne kadar zaman geçtiğini söyleyemem.
I passed by four houses.
- Dört evin önünden geçtim.
Click here to skip this ad.
- Bu reklamı es geçmek için buraya tıkla.
Tom skipped dinner saying he was too tired to eat.
- Tom yiyemeyecek kadar çok yorgun olduğunu söyleyerek akşam yemeğini geçiştirdi.
It's dangerous to ignore the signal at a railroad crossing.
- Bir demiryolu geçidinde sinyali görmezden gelmek tehlikelidir.
We can't ignore Tom's past.
- Tom'un geçmişini göz ardı edemeyiz.
Wolfgang switched to German.
- Wolfgang Almancaya geçti.
Usually before a concert there is an announcement asking the audience to either turn off their phones or switch them to manner mode.
- Genellikle bir konser öncesinde seyirciden ya telefonlarını kapatmalarını ya da sessiz moda geçmelerini isteyen bir duyuru vardır.
Don't go over the speed limit.
- Hız sınırının üzerine geçmeyin.
Let's go over this plan again.
- Bu planı tekrar gözden geçirelim.
The first bus will leave 10 minutes behind time.
- İlk otobüs on dakika geç hareket edecek.
The train was almost an hour behind time.
- Tren neredeyse bir saat geç kaldı.
If she studied hard, she could pass the exam.
- Sıkı çalışsa, sınavı geçebilir.
If he studied hard, he could pass the exam.
- Sıkı çalışsa, sınavı geçebilir.
I go by that church every day.
- Her gün o kilisenin önünden geçerim.
Days go by and still no sign of Tom.
- Günler geçiyor ve Tom'tan hala bir iz yok
Ten years have gone by since his death.
- Onun ölümünden beri on yıl geçti.
Ten years have gone by since my father died.
- Babam öldüğünden bu yana 10 yıl geçti.
I am sure of his passing the examination.
- Ben onun sınavı geçtiğinden eminim.
It was just a passing infatuation.
- O sadece geçici bir sevdaydı.
We went over this last week.
- Geçen hafta bunu tekrar gözden geçirdik.
He went over to the other side.
- O, diğer tarafa geçti.
We crossed the river by boat.
- Nehiri kayıkla geçtik.
Do you mind if we cross your garden?
- Bahçenizden geçebilir miyiz?
The temperature exceeds 30 degrees in the shade.
- Sıcaklık gölgede 30 dereceyi geçiyor.
My annual income exceeds five million yen.
- Benim yıllık gelirim beş milyona yeni geçiyor.
Don't let opportunities pass by.
- Fırsatların geçip gitmesine izin vermeyin.
The sky is clear and the wind is refreshingly cool. It's a perfect day to spend outdoors.
- Gökyüzü açık ve rüzgar ferahlatıcı biçimde serin. Dışarıda geçirmek için harika bir gün.
They are constantly trying to outdo each other.
- Onlar sürekli olarak birbirlerini geçmeye çalışıyorlar.
Tom drove through the narrow tunnel at high speed.
- Tom yüksek hızla dar tünelden geçti.
A car passed by at top speed.
- Bir araba son hızla geçti.
Tom came back to Boston last year.
- Tom geçen yıl Boston'a geri geldi.
No cultural background is necessary to understand art.
- Hiçbir kültürel geçmiş, sanatı anlamak için gerekli değildir.
The enemy cavalry crossed the river by an unknown ford.
- Düşman süvarisi, bilinmeyen bir geçit yoluyla nehri geçti.