geçinmek teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- get on well
- go along
- manage
- make a living
It's getting harder and harder to make a living.
- Geçinmek gittikçe zorlaşıyor.
- get along with
Tom is easy to get along with.
- Tom ile geçinmek kolaydır.
He is rather hard to get along with.
- Kendisiyle geçinmek çok zordur.
- to live on, to subsist, to make one's living; to get on with sb, to get on (together); to pretend to be, to pass for
- rub along
- get along
He is rather hard to get along with.
- Kendisiyle geçinmek çok zordur.
He is hard to get along with.
- Onunla iyi geçinmek zordur.
- to pass for, pretend to be
- make out
- earn a living
A job is not merely a means to earn a living.
- Bir iş sadece geçinmek için bir araç değildir.
- support oneself
- prov. to die. geçinip gitmek to get along, get by, manage. geçinmeye gönlü olmamak to have no desire to get along (with)
- subsist
- getting on with
- handle
Tom is easy to handle.
- Tom'la geçinmek kolaydır.
- to live off/on, sponge off/on
- to live on, make a living out of
- to get on well (with), get along (with)
- subsist on
- pretend to be
- get by
It's hard to get by on minimum wage.
- Asgari ücretle geçinmek zordur.
We make just enough to get by.
- Biz geçinmek için yeterince kazanırız.
- get
Tom is easy to get along with.
- Tom ile geçinmek kolaydır.
It seems to be difficult for her to get along with students in the new school.
- Yeni okul öğrencileri ile geçinmek zor gibi görünüyor
- living
Tom knew what Mary did for a living.
- Tom Mary'nin geçinmek için ne yaptığını biliyordu.
Tom doesn't know what Mary does for a living.
- Tom Mary'nin geçinmek için ne yaptığını bilmiyor.
- live on
He doesn't earn enough money to live on.
- Geçinmek için yeterli para kazanmıyor.
Tom just barely earns enough to live on.
- Tom geçinmek için güçlükle yeterince kazanıyor.
- get on
- live by
- fare
- cotton up to
- shift
- earn living
- make both ends meet
- live
Tom just barely earns enough to live on.
- Tom geçinmek için güçlükle yeterince kazanıyor.
He doesn't earn enough money to live on.
- Geçinmek için yeterli para kazanmıyor.
- make_out
- geçinmek (birbiriyle)
- get along
- geçin
- get by
Can't you get by on your salary?
- Maaşınla geçinemiyor musun?
I'm just trying to get by.
- Ben sadece geçinmeye çalışıyorum.
- biriyle iyi geçinmek
- get on with
- kıt kanaat geçinmek
- live from hand to mouth
- zar zor geçinmek
- live from hand to mouth
- birbiriyle geçinmek
- get on
- biriyle iyi geçinmek
- get along with
- kıt kanaat geçinmek
- live off
- şöyle böyle geçinmek
- manage
- geçin
- subsist on
- geçin
- got by
- geçin
- live by
- geçinme
- living
Tom found it hard to make a living as a street musician.
- Tom bir sokak müzisyeni olarak geçinmeyi zor buldu.
The refugees in that camp have been living from hand to mouth for a month.
- O kamptaki mülteciler bir aydır kıt kanaat geçinmektedirler.
- geçinme
- livelihood
- iyi geçinmek
- get along
It's hard to get along with Tom.
- Tom'la iyi geçinmek zor.
He is hard to get along with.
- Onunla iyi geçinmek zordur.
- kıt kanaat geçinmek
- (deyim) keep body and soul together
- kıt kanaat geçinmek
- To keep the wolf from the door, to eke out a living, to scrape a living, to live from hand to mouth, to make both ends meet, to subsist (on sth)
- akıllı geçinmek
- to pass for a wise man
- başkalarının sırtından geçinmek
- batten on others
- başkasının sırtından geçinmek
- batten on smb
- başkasının sırtından geçinmek
- drone
- diye geçinmek
- to pass oneself off as
- diye geçinmek
- pass off
- diye geçinmek
- pass oneself off as
- geçinme
- subsistence, getting by
- gül gibi geçinmek
- to hit it off (with sb), to get along quite well
- gül gibi geçinmek/yaşamak
- 1. to get along well together. 2. to be comfortably off
- her türlü yola basvurarak geçinmek
- live by one's wits
- hoş geçinmek
- to get on well (with)
- iyi geçinmek
- get along with
It's hard to get along with Tom.
- Tom'la iyi geçinmek zor.
He is hard to get along with.
- Onunla iyi geçinmek zordur.
- iyi geçinmek
- keep in with
- iyi geçinmek
- to rub along with sb/together, to hit it off (with sb)
- iyi geçinmek
- stand in with
- kalemiyle geçinmek
- to live by one's pen
- kıt kanaat geçinmek
- eke out a living
- kıt kanaat geçinmek
- lead a hand to mouth existence
- kıt kanaat geçinmek
- scrape along
- kıt kanaat geçinmek
- earn a bare living
- kıt kanaat geçinmek just barely
- to make ends meet, be very poor
- sırtından geçinmek
- to live at sb's expense
- sırtından geçinmek
- batten
- sırtından geçinmek
- to live off, sponge off (someone)
- sırtından geçinmek
- sponge on smb
- sırtından geçinmek
- sponge on
- zar zor geçinmek
- to scrape a living