geçerlilik

listen to the pronunciation of geçerlilik
Türkçe - İngilizce
validity
currency, validity, being in effect
currency, being in circulation
validity, effectiveness, cogency
validity, currency, effectiveness
currency
acceptability, being in demand
effectiveness
force
soundness
availability
(Bilgisayar) valid from
(Tıp) retrospective validation
(Havacılık) effectivity
(Tıp) ongoing validation
(Tıp) concurrent validation
feasibility
effective
(Tıp) valid
standing
acceptability
validness
currentness
validation
geçerli
(Hukuk) valid

It's valid until March thirty-first, nineteen-ninety-seven. - O, 31 Mart, 1997 tarihine kadar geçerlidir.

The ticket is valid for a week. - Bilet bir hafta geçerlidir.

geçerlilik süresi
validity periodtime of validityperiod of circulation
geçerlilik süresi
Validity
geçerlilik sonu
expiration date
geçerlilik sonu
pull date
geçerli
{s} available

This offer is available for a limited time only. - Bu teklif sadece sınırlı bir süre boyunca geçerlidir.

Such extra-curricular classes are available only for children who have difficulties in science. - Böyle müfredat dışı dersler yalnızca fende zorluk çeken çocuklar için geçerlidir.

geçerli
viable
Geçerlilik süresi
period of validity

The period of validity is two years after the application being approved.

geçerli
operative
geçerli
acceptable
geçerli
desired, acceptable, in demand, popular, in vogue
geçerli
{s} ruling
geçerli
{s} eligible
geçerli
far-out
geçerli
in effect

The curfew is in effect until 6:00 in the morning. - Sokağa çıkma yasağı, sabah 6.00'ya kadar geçerlidir.

geçerli
(Ticaret) salable
geçerli
tolerable
geçerli
living
geçerli
pertinent
geçerli
(İnşaat) nominal
geçerli
force

The Julian calendar was in force in Russia. - Jülyen takvimi Rusya'da geçerliydi.

geçerli
recognized
geçerli
(Ticaret) prevalent
geçerli
comprehensive
geçerli
(Politika, Siyaset) most appropriate
geçerlilik süresi
(Bilgisayar) validity period
geçerlilik süresi
(Bilgisayar) valid for
geçerli
in force

The Julian calendar was in force in Russia. - Jülyen takvimi Rusya'da geçerliydi.

geçerli
sound
geçerli
in use
geçerli
current

If there's something more terrifying in the world than eternity, then it's probably the current progress of my diploma thesis. - Dünyada sonsuzluktan daha korkunç bir şey varsa, o zaman bu muhtemelen benim diploma tezinin geçerli ilerlemesidir.

The old belief is still widely current. - Eski inanç hala yaygın olarak geçerlidir.

geçerli
orthodox
Geçerlilik süresi
validity date
geçerli
legal
geçerli
a valid
ücretlerin geçerlilik süresi
(Finans) validity of rates
Geçerli
default
en son geçerlilik
(Bilgisayar) expire after
geçerli
prevailing
geçerli
valid, effective, cogent
geçerli
current, valid, in effect
geçerli
admissible
geçerli
effective

The law will be effective from the 1st of April. - Yasa 1 Nisan'dan itibaren geçerli olacak.

geçerli
valid; current, in use, in force, in effect
geçerli
effectual
geçerli
passable

Although I speak passable French, don't expect me to be able to give a speech at Jérôme's wedding. - Geçerli Fransızca konuşmama rağmen benim Jérôme'nin düğününde konuşma yapabileceğimi bekleme.

He speaks passable French, but he is clearly more fluent in German. - O, geçerli Fransızca konuşuyor ama o anlaşılır biçimde Almancada daha akıcı.

geçerli
farout
geçerli
{s} regnant
geçerli
{s} received
Türkçe - Türkçe
Bir kavramın, bir yargının, mantık veya anlamı ve değeri bakımından onaylanabilir olması
Geçerli olma durumu, geçerlik
(Osmanlı Dönemi) TEDAVÜL
(Hukuk) VALİDİTE
geçerli
Yürürlükte olan, uygulanan, muteber: "Başka bir yazımızda da Türkiye'de hâlâ geçerli olan üç takvimin (resmî, hicri, miladi) esaslarını yazacağım."- B. Felek
geçerli
Beğenilen, tutulan, sürümü olan
geçerli
Yürürlükte olan, uygulanan, muteber
geçerlilik