geçerlik

listen to the pronunciation of geçerlik
Türkçe - İngilizce
validity, effectiveness, cogency
validity, currency
currency, validity, being in effect
effectiveness
currency, being in circulation
currency
availability
validity
acceptability, being in demand
sound
legitimacy
geçerlik denetimi
validity check
geçer
passing

Motorists must leave at least a metre-wide buffer when passing cyclists. - Motorlu araç kullananlar, bisikletlileri geçerken en az bir metre emniyet mesafesi bırakmak zorundalar.

He amazed everyone by passing his driving test. - Sürücü sınavını geçerek herkesi şaşırttı.

geçer
valid

This is a valid point of view. - Bu geçerli bir bakış açısıdır.

The ticket is valid for a week. - Bilet bir hafta geçerlidir.

geçer
in force

The Julian calendar was in force in Russia. - Jülyen takvimi Rusya'da geçerliydi.

geçer
received
geçer
current

In several European countries, the current currency is the euro. Its symbol is €. One euro is worth about two Turkish lira. - Birtakım Avrupa ülkelerinde geçerli para birimi avrodur. Simgesi € şeklindedir. Bir avro yaklaşık iki Türk lirası değerindedir.

The old belief is still widely current. - Eski inanç hala yaygın olarak geçerlidir.

deneysel geçerlik
(Dilbilim) empirical validity
geçer
acceptable
geçer
current, in circulation, in common use
geçer
desired, acceptable, in demand, popular, in vogue
geçer
current; valid, in force; desired, acceptable
geçer
passable

He speaks passable French, but he is clearly more fluent in German. - O, geçerli Fransızca konuşuyor ama o anlaşılır biçimde Almancada daha akıcı.

Although I speak passable French, don't expect me to be able to give a speech at Jérôme's wedding. - Geçerli Fransızca konuşmama rağmen benim Jérôme'nin düğününde konuşma yapabileceğimi bekleme.

geçer
running
geçer
OK, OK
geçer
rife
sözü geçerlik
influence, power
geçerlik