The old woman looked at me with surliness and mistrust.
- Yaşlı kadın bana somurtkanlık ve güvensizlikle baktı.
Mistrust is the mother of safety.
- Güvensizlik güvenliğin anasıdır.
The Prime Minister could not continue after a vote of no confidence.
- Başbakan güvensizlik oyundan sonra devam edemedi.
Tom and Mary stared at each other in disbelief.
- Tom ve Mary birbirine güvensizlikle baktı.
I had an expression of disbelief on my face.
- Yüzümde güvensizlik ifadesi vardı.