Layla was in a high security prison.
- Leyla yüksek güvenlikli bir cezaevindeydi.
Dan was serving a life sentence in a maximum security facility.
- Dan maksimum güvenlikli bir tesiste ömür boyu hapis cezasını çekiyordu.
The security guard told Tom that he couldn't take pictures in this area.
- Güvenlik görevlisi Tom'a bu alanda resim çekemeyeceğini söyledi.
Our security cameras are fake.
- Bizim güvenlik kameraları sahte.
They paid no attention to their safety.
- Kendi güvenliklerine önem vermediler.
She kept her valuables in the bank for safety.
- Güvenlik için kadın, değerli şeylerini bankada sakladı.