Tom died just one day after his seventieth birthday.
- Tom yetmişinci doğum gününden sadece bir gün sonra öldü.
On the day of the wedding, we arrived at our teacher's house.
- Düğün gününde öğretmenimizin evine vardık.
We must sleep at least seven hours a day.
- Günde en az yedi saat uyumak zorundayız.
And I will raise it again in three days.
- Ve onu üç günde tekrar kaldıracağım.
Sunlight brightens the room.
- Güneş ışığı odayı aydınlatıyor.
Paintings should not be exposed to direct sunlight.
- Tablolar, doğrudan güneş ışığına maruz bırakılmamalıdır.
I got you a pen as a birthday present.
- Doğum günü hediyesi olarak sana kalem aldım.
My grandfather gave me a birthday present.
- Büyükbabam bana bir doğum günü hediyesi verdi.
Today is the hottest day this year.
- Bugün, bu yılın en sıcak günüdür.
Today is June 18th and it is Muiriel's birthday!
- Bugün Haziran'ın 18'i ve bugün Muiriel'in doğum günü!
The sunshine improved his color.
- Güneş rengini artırdı.
This room gets a lot of sunshine.
- Bu oda bol güneş ışığı alır.
How many times a day does that bus run?
- O otobüs günde kaç kez çalışır?
These medicines should be taken three times a day.
- Bu ilaçlardan günde üç kez alınmalı.
Sami will maintain his innocence until the day he dies.
- Sami masumiyetini öldüğü güne kadar sürdürecek.
That textbook is out of date.
- O ders kitabı güncel değil.
Your opinion seems to be out of date.
- Sizin fikirleriniz güncelliğini yitirmiş gibi görünüyor
You don't go to school on Sunday, do you?
- Pazar günü okula gitmiyorsun, değil mi?
A warm, sunny day is ideal for a picnic.
- Ilık, güneşli bir gün piknik için idealdir.
I regret having been idle in my school days.
- Okul günlerimde aylak olduğum için pişmanım.
He has been unconscious for three days.
- Onun üç gün boyunca bilinci kapalı.
Güneş çıkmış olsa bile hava soğuktu.
- güneşin çıkmış olmasına rağmen, hava soğuktu.
Güneşli olsa da hava soğuktu.
- Güneşli olmasına rağmen, hava soğuktu.