Forgive me, for I have sinned.
- Beni affedin, zira ben günah işledim.
Forgive me Father for I have sinned.
- Günah işlediğim için beni affet Tanrım.
I have never met a more sinful man.
- Daha günahkar bir erkeğe hiç rastlamadım.
I have never met a more sinful woman.
- Daha günahkar bir kadınla hiç karşılaşmadım.
Yes, I said that murder is a sin, but I never said that sins are wrong.
- Evet, cinayetin bir günah olduğunu söyledim ama günahların yanlış olduğunu asla söylemedim.
Sami made a true confession.
- Sami gerçek bir günah çıkarma yaptı.
He's always the scapegoat.
- O her zaman günah keçisi.
They're looking for a scapegoat.
- Onlar bir günah keçisi arıyorlar.