gözetleme teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- peeping
- surveillance
Tom didn't notice the surveillance camera.
- Tom gözetleme kamerasını fark etmedi.
This surveillance camera is our silent witness.
- Bu gözetleme kamerası bizim sessiz tanığımızdır.
- observation
- lookout
I think that it likely that there was a major fault in the lookout.
- Gözetlemede muhtemelen büyük bir hata olduğunu zannediyorum.
- watching
- lookout, observation
- spying on
- observing
- peek
Tom peeked out the peephole.
- Tom gözetleme deliğinden dikizledi.
- prying
- watch
- monitoring
- (Askeri) spotting
- spy
She's here to spy on us.
- O bizi gözetlemek için burada.
Did she ask you to spy on me?
- O, beni gözetlemeni istedi mi?
- peep
Tom looked through the peephole before opening the door.
- Tom kapıyı açmadan önce gözetleme deliğinden baktı.
Tom peeked out the peephole.
- Tom gözetleme deliğinden dikizledi.
- stakeout
- gözetleme deliği
- spyhole
- gözetleme deliği
- loophole
- gözetleme deliği
- observation port, observation hole
- gözetleme deliği
- Judas
- gözetleme deliği
- peep hole
- gözetleme kontrol veri linki
- (Askeri) surveillance control data link
- gözetleme koşulu
- (Askeri) watch condition
- gözetleme kulesi
- watchtower
- gözetleme kulesi
- (Hukuk) observation tower
- gözetleme kulesi
- barbican
- gözetleme noktası
- observation point
- gözetleme noktası/yeri; harekat yayımı (Birleşik Devletler Deniz Kuvvetleri (USN
- (Askeri) observation post; operational publication (USN); ordnance pamphlet
- gözetleme teleskopu
- sighting telescope
- gözetleme uydusu
- spy satellite
- gözetleme yeri
- lookout
- gözetleme, keşif ve istihbarat
- (Askeri) surveillance, reconnaissance, and intelligence (Marine Corps)
- gözetleme, keşif ve istihbarat grubu
- (Askeri) surveillance, reconnaissance, and intelligence group (USMC)
- gözetlemek
- {f} peep
- gözetle
- pry
I'm sorry, I don't mean to pry.
- Üzgünüm, ben gözetlemek istemiyorum.
I didn't want to pry.
- Gözetlemek istemedim.
- gözetlemek
- peek
- gözetlemek
- spy out
- gözetlemek
- {f} pry
I don't mean to pry, but are you having problems at home?
- Ben gözetlemek istemiyorum ama evde sorunlar yaşıyor musunuz?
I didn't want to pry.
- Gözetlemek istemedim.
- gözetlemek
- observe secretly
- gözetlemek
- keep tabs on
- gözetlemek
- keep an eye on
- tehdit gözetleme
- (Bilgisayar,Teknik) threat monitoring
- gözetle
- {f} prying
- gözetle
- {f} peep
Tom peeked out the peephole.
- Tom gözetleme deliğinden dikizledi.
The man peeped through a hole in the wall.
- Adam duvardaki bir delikten gözetledi.
- gözetle
- keep an eye on
- gözetle
- kept an eye on
- gözetlemek
- observe
- gözetlemek
- keep watch
- gözetlemek
- shadow
- gözetleme kulesi
- watch tower
- gözetlemek
- {f} case
- Bilgi Güvenlik Gözetleme Ofisi
- (Askeri) Information Security Oversight Office
- Federal Radyolojik Gözetleme ve Değerlendirme Merkezi (DOE)
- (Askeri) Federal Radiological Monitoring and Assessment Center (DOE)
- Gözetleme kulesi
- (Askeri) observation post/tower
- Hava Kuvvetleri İstihbarat Keşif ve Gözetleme Direktörü
- (Askeri) Air Force Director of Intelligence, Surveillance, and Reconnaissance
- Müşterek Gözetleme Hedef Taarruz Radar Sistemi
- (Askeri) Joint Surveillance Target Attack Radar System
- Müşterek Gözetleme ve Hedef Taarruz Radar Sistemi (JSTARS) hava aracı
- (Askeri) joint surveillance, target attack radar system (JSTARS) aircraft
- askeri gözetleme başkanı yardımcısı
- (Askeri) deputy chief military observer
- dalga gözetleme
- (Askeri) surf observation
- donanma bölge kontrol ve gözetleme tesisi
- (Askeri) fleet area control and surveillance facility
- endirekt gözetleme
- mil . indirect observation
- enfrarujlu ileri gözetleme
- (Askeri) forward-looking infrared
- gemi gözetleme yeri
- roundtop
- gözetle
- {f} monitor
- gözetlemek
- spy
The government wants to spy on you.
- Hükümet seni gözetlemek istiyor.
The government wants to spy on us.
- Hükümet bizi gözetlemek istiyor.
- gözetlemek
- spy upon
- gözetlemek
- to watch (someone, something) secretly, spy on; to peep at
- gözetlemek
- espy
- gözetlemek
- case the joint
- gözetlemek
- spy on
The government wants to spy on us.
- Hükümet bizi gözetlemek istiyor.
She's here to spy on us.
- O bizi gözetlemek için burada.
- gözetlemek
- spy on smb
- gözetlemek
- pry into
- gözetlemek
- eye
- gözetlemek
- keep cave
- gözetlemek
- watch
- gözetlemek
- to observe secretly, to watch, to spy on
- gözetlemek
- pry about
- gözetlemek
- stand over
- gözetlemek
- sentinel
- ileri-gözetleme hava radarı
- (Askeri) forward-looking airborne radar
- istihbarat, gözetleme ve keşif
- (Askeri) intelligence, surveillance, and reconnaissance
- kapı gözetleme deliği
- peepscope
- keşif ve gözetleme
- (Askeri) reconnaissance and surveillance
- keşif ve gözetleme merkezi
- (Askeri) surveillance and reconnaissance center
- keşif, gözetleme ve hedef tespiti
- (Askeri) reconnaissance, surveillance, and target acquisition
- keşif, istihbarat, gözetleme ve hedef tespiti
- (Askeri) reconnaissance, intelligence, surveillance, and target acquisition
- komuta, kontrol, muhabere, bilgisayar, istihbarat, gözetleme ve keşif
- (Askeri) command, control, communications, computers, intelligence, surveillance, and reconnaissance
- küçük ölçekli muhtemel durum; gözetleme destek merkezi
- (Askeri) small scale contingency; surveillance support center
- muharebe gözetleme ve lazerle hedef işaretleme timi
- (Askeri) combat observation and lasing team
- müşterek gözetleme sistemi
- (Askeri) joint surveillance system
- satıh, satıhaltı aram gözetleme koordinasyonu
- (Askeri) surface, subsurface search surveillance coordination
- seyrüsefer enfrarujlu ileri gözetleme
- (Askeri) navigation forward-looking infrared
- taktik optik gözetleme sistemi (TOSS) görüntü işlem sistemi
- (Askeri) tactical optical surveillance system (TOSS) imagery processing system
- tek taraflı bant; gözetleme destek şubesi
- (Askeri) single side band; surveillance support branch
- televizyon morötesi gözetleme uydusu
- (Askeri) television infrared observation satellite
- uzaydan gözetleme ve algılama
- (Hukuk) teleobservation and remote sensing
- uzun-menzilli gözetleme birliği
- (Askeri) long-range surveillance unit
- uzun-menzilli gözetleme timi
- (Askeri) long-range surveillance team
- yer referans gözetleme bölgesi
- (Askeri) ground reference coverage area