Tom had something he wanted to show Mary.
- Tom'un Mary'ye göstermek istediği bir şey vardı.
Tom has something he can't wait to show you.
- Tom'un sana göstermek için bekleyemediği bir şeyi var.
Would you demonstrate the next problem at the board?
- Bir sonraki problemi tahtada göstermek ister misin?
Mary's book on hedgehogs demonstrates her love for these animals.
- Mary'nin kirpilerin üstündeki kitabı onun bu hayvanlara sevgisini göstermektedir.
Her questions indicate that she understands the subject very well.
- Onun soruları onun konuyu çok iyi anladığını göstermektedir.
Our surveys indicate that the public would support the proposed legislation.
- Bizim anketler halkın önerilen yasayı destekleyeceğini göstermektedir.
It is not socially acceptable to point at people.
- İnsanları parmakla göstermek toplumsal açıdan kabul edilebilir bir şey değildir.
It's bad manners to point at people.
- İnsanları parmakla göstermek terbiyesizlik.
Police failed to produce physical evidence.
- Polis fiziksel kanıt göstermekte başarısız oldu.
His accent suggests he is a foreigner.
- Aksanı onun bir yabancı olduğunu göstermektedir.
Recent studies suggest that this is not the case.
- Son zamanlarda yapılan araştırmalar davanın bu olmadığını göstermektedir.
In Spanish, there are many different expressions to indicate changes and transformations.
- İspanyolcada, değişiklikleri ve dönüşümleri göstermek için birçok farklı ifadeler vardır.
He probably meant that people go to demonstrations just to show up instead of actually protesting.
- O, muhtemelen insanların gerçekten protesto yapmak yerine sadece boy göstermek için gösterilere gittiklerini kastediyordu.
Tom promised to show me how to do it.
- Tom onu nasıl yaptığını bana göstermek için söz verdi.
It is not socially acceptable to point at people.
- İnsanları parmakla göstermek toplumsal açıdan kabul edilebilir bir şey değildir.
It's rude to point at people.
- İnsanları parmakla göstermek kabalıktır.
I want to show off for them.
- Onlara göstermek istiyorum.
She wanted to show off her cleverness during class, but she failed.
- O ders sırasında akıllılığını göstermek istedi ama o başarısız oldu.
The chart illustrates how the body works.
- Tablo vücudun nasıl çalıştığını göstermektedir.
I will give you a good example to illustrate what I mean.
- Ne demek istediğimi göstermek için size güzel bir örnek vereceğim.
The Panama Papers show how a Panamanian law firm helped its clients set up shell companies in tax havens around the world.
- Panama Kağıtlar bir Panama hukuk firması müşterilerine dünya çapında vergi cennetlerinde paravan şirketleri kurmaları için nasıl yardımcı olduğunu göstermektedir.
The teacher put a mark next to his name to show that he was absent.
- Öğretmen onun yok olduğunu göstermek için onun adının yanına bir işaret koydu.
Tom listened to what Mary had to say without showing any emotion.
- Tom Mary'nin söylemek zorunda olduğu şeyi herhangi bir heyecan göstermeden dinledi.
Sometimes I can't help showing emotions.
- Bazen duyguları göstermemek elimde değil.
That boy displayed no fear.
- O oğlan hiç korku göstermedi.
She didn't display any type of emotion.
- O herhangi tipte heyecan göstermedi.
You've got to respect them.
- Onlara saygı göstermek zorundasın.
I have nothing but respect for Tom.
- Tom'a saygı göstermekten başka yapacak bir şeyim yok.
I would like to nominate Don Jones as chairman.
- Ben, başkan olarak Don Jones'u aday göstermek istiyorum.
Will you show me the picture?
- Bana resmi gösterir misin?
In his essay Esperanto: European or Asiatic language Claude Piron has shown the similarities between Esperanto and Chinese, thereby putting to rest the notion that Esperanto is purely eurocentric.
- Esperanto: Avrupa veya Asya dili denemesinde Claude Piron, Esperanto ve Çince arasındaki benzerliği gösterdi ve Esperanto'nun yalnızca Avrupa merkezli olduğunu ortaya koydu.
It's bad manners to point at people.
- İnsanları parmakla göstermek terbiyesizlik.
It is not socially acceptable to point at people.
- İnsanları parmakla göstermek toplumsal açıdan kabul edilebilir bir şey değildir.
He probably meant that people go to demonstrations just to show up instead of actually protesting.
- O, muhtemelen insanların gerçekten protesto yapmak yerine sadece boy göstermek için gösterilere gittiklerini kastediyordu.
Please show me your picture.
- Lütfen bana resmini göster.
Will you show me on this map, please?
- Bana bu haritada gösterirmisiniz, lütfen?
Compasses point north.
- Pusula kuzeyi gösterir.
The compass points to the north.
- Pusula kuzeyi gösterir.
The teacher will illustrate how to do it.
- Öğretmen onun nasıl yapılacağını gösterecek.
Everyone can feed the database to illustrate new vocabulary.
- Herkes yeni kelimeleri göstermek için veritabanını besleyebilir.
I want to show you a spectacular view.
- Sana muhteşem bir manzara göstermek istiyorum.
Open an image and select an image layout. Click Open for opening an image. Click Quit for quitting the program. Image Layout feature allows you to view in any layout.
- Bir resim açın ve bir resim düzeni seçin. Bir resim açmak için Aça tıklatın. Programdan çıkmak için Çıkışı tıklatın. Resim Düzeni özelliği herhangi bir düzende göstermenize olanak tanır.
Her health screening showed no negative results.
- Onun sağlık taraması olumsuz sonuçlar göstermedi.
A closed fist can indicate stress.
- Kapalı bir yumruk stres gösterebilir.
Yes, you can indicate everything you see.
- Evet, gördüğünüz her şeyi gösterebilirsiniz.
The painting shows a young woman combing her hair before a mirror.
- Tablo, aynanın önünde saçlarını tarayan genç bir kadını gösteriyor.
This figure is a mirror of the decrease in imports of crude oil.
- Bu şekil ham petrol ithalatının azaldığının bir göstergesidir.
In his essay Esperanto: European or Asiatic language Claude Piron has shown the similarities between Esperanto and Chinese, thereby putting to rest the notion that Esperanto is purely eurocentric.
- Esperanto: Avrupa veya Asya dili denemesinde Claude Piron, Esperanto ve Çince arasındaki benzerliği gösterdi ve Esperanto'nun yalnızca Avrupa merkezli olduğunu ortaya koydu.
The attack was shown on video.
- Saldırı videoda gösterildi.
The red flag indicated the presence of danger.
- Kırmızı bayrak tehlikenin varlığını gösterdi.
I went in the direction my friend indicated.
- Ben arkadaşımın gösterdiği yönde gittim.
Her health screening showed no negative results.
- Onun sağlık taraması olumsuz sonuçlar göstermedi.
There's a good movie screening today.
- Bugün iyi bir film gösterimi var.
Warning: unsupported characters are displayed using the '_' character.
- Uyarı: desteklenmeyen karakterler '_' karakteri kullanarak gösterilir.
She displayed her talents.
- O, yeteneklerini gösterdi.
If you see the lion baring its teeth, don't think that the lion is smiling at you.
- Aslanın dişlerini gösterdiğini görürsen, sana gülümsediğini sanma.
Men can only be corrected by showing them what they are.
- İnsanlar sadece ne olduklarını göstererek düzeltilebilir.
The movie K-9 is showing.
- K -9 film gösterimde.
Her health screening showed no negative results.
- Onun sağlık taraması olumsuz sonuçlar göstermedi.
There's a good movie screening today.
- Bugün iyi bir film gösterimi var.
He never made a display of his learning.
- O asla öğrendikleri ile ilgili bir gösteri yapmadı.
In the contest he fully displayed what ability he had.
- O, yarışmada hangi yeteneğe sahip olduğunu gösterdi.
There is no sign indicating that this is a meeting room.
- Bunun bir toplantı odası olduğunu gösteren hiçbir işaret yok.
Dan began displaying symptoms of Alzheimer's.
- Dan, Alzheimer belirtileri göstermeye başladı.
The salesman demonstrated how to use it.
- Satıcı onun nasıl kullanılacağını gösterdi.
You should make the most of this rare opportunity to demonstrate your talent.
- Yeteneğini göstermek için bu az bulunur fırsatı en iyi şekilde kullanmalısın.
Tom didn't clap after Mary's performance.
- Tom Mary'nin gösterisinden sonra alkışlamadı.
There were no tickets available for Friday's performance.
- Cuma gösterisi için mevcut hiç bilet yoktu.
These letters reveal her to be an honest lady.
- Bu mektuplar onun dürüst bir kadın olduğunu gösteriyor.
You must show your passport.
- Pasaportunuzu göstermelisiniz.
Everyone is a moon, and has a dark side which he never shows to anybody.
- Herkes bir aydır, ve hiç kimseye göstermediği karanlık bir yüzü vardır.
Open an image and select an image layout. Click Open for opening an image. Click Quit for quitting the program. Image Layout feature allows you to view in any layout.
- Bir resim açın ve bir resim düzeni seçin. Bir resim açmak için Aça tıklatın. Programdan çıkmak için Çıkışı tıklatın. Resim Düzeni özelliği herhangi bir düzende göstermenize olanak tanır.
I want to show you a spectacular view.
- Sana muhteşem bir manzara göstermek istiyorum.
He probably meant that people go to demonstrations just to show up instead of actually protesting.
- O, muhtemelen insanların gerçekten protesto yapmak yerine sadece boy göstermek için gösterilere gittiklerini kastediyordu.
He probably meant that people only go to demonstrations to show themselves and not to protest.
- Muhtemelen insanların gösterilere protesto etmek için değil, sadece kendilerini göstermek için gittiklerini demek istiyor.
Allow me to demonstrate my invention to you.
- Size buluşumu göstermeme izin verin.
He probably meant that people go to demonstrations just to show up instead of actually protesting.
- O, muhtemelen insanların gerçekten protesto yapmak yerine sadece boy göstermek için gösterilere gittiklerini kastediyordu.
Dan began displaying symptoms of Alzheimer's.
- Dan, Alzheimer belirtileri göstermeye başladı.