görmeyerek

listen to the pronunciation of görmeyerek
Türkçe - İngilizce
blindly
Without consideration or question

The mediocre mind is incapable of understanding the man who refuses to bow blindly to conventional prejudices and chooses instead to express his opinions courageously and honestly.

In a blind manner; without sight; sightlessly
{a} tamely, simply, without judgement
without preparation or reflection; without a rational basis; "they bought the car blindly"; "he picked a wife blindly" without seeing or looking; "he felt around his desk blindly
Without sight, discernment, or understanding; without thought, investigation, knowledge, or purpose of one's own
without preparation or reflection; without a rational basis; "they bought the car blindly"; "he picked a wife blindly"
without seeing or looking; "he felt around his desk blindly"
in a blind manner, as one who cannot see
without seeing or looking; "he felt around his desk blindly
disapproval If you say that someone does something blindly, you mean that they do it without having enough information, or without thinking about it. Don't just blindly follow what the banker says Without adequate information, many students choose a college almost blindly. see also blind
gör
saw

I saw John at the library. - Kütüphanede John'u gördüm.

They saw a strange animal there. - Onlar orada garip bir hayvan gördü.

gör
{f} sighted
gör
{f} seeing

Seeing that she was not excited at the news, she must have known it. - O, habere heyecanlanmadığına göre, onu önceden biliyor olmalı.

I'm looking forward to seeing you this April. - Bu nisanda seni görmeye can atıyorum.

gör
see

I'm happy to see you. - Seni gördüğüme mutluyum.

Mary decided never to see him any more. - Mary artık onu asla görmemeye karar verdi.

gör
{f} seen

I turned off the TV because I had seen the movie before. - Filmi daha önce gördüğüm için televizyonu kapattım.

I've never seen such a wonderful sunset. - Böyle harika bir günbatımı hiç görmemiştim.

gör
{f} view

The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century. - Dünya'nın Ay'dan görüntüsü, 20. yüzyılın ikonik resimlerinden birisidir.

Their view of life may appear strange. - Onları hayat görüşü acayip görünebilir.

gör
catch sight of

He happened to catch sight of a rare butterfly. - Tesadüfen nadir bir kelebeği gördü.

gör
{f} sight

She stood astonished at the sight. - Görünüşte şaşırmış gibi duruyordu.

Is there any end in sight to the deepening economic crisis? - Derinleşen ekonomik krizin görünürde bir sonu var mı?

gör
{f} viewing

Image Viewer is an image viewing software. This software is a very small program. This software has basic functions only. This is translatable by Tatoeba Project users. - Image Viewer bir resim görüntüleme yazılımıdır. Bu yazılım çok küçük bir programdır. Bu yazılımda sadece basit fonksiyonlar var. Bu, Tatoeba Project kullanıcıları tarafından çevrilebilir.

Almanca - Türkçe

görmeyerek teriminin Almanca Türkçe sözlükte anlamı

Gör
yumurcak, afacan (kiz)
Gör
(-e/) n l. kücük cocuk
İsveççe - Türkçe

görmeyerek teriminin İsveççe Türkçe sözlükte anlamı

Gör
hazırlayın
Gör
olun
Gör
yapın
Gör
yapık
gör
yapıyor
gör
kılan
görmeyerek