görevin

listen to the pronunciation of görevin
Türkçe - İngilizce
task for
görev
job

Tom assigned Mary to do the job. - Tom işi yapması için Mary'yi görevlendirdi.

It's your duty to finish the job. - İşi bitirmek sizin göreviniz.

görev
task

You should give this task to some other person. - Bu görevi başka bir kişiye vermelisin.

He needed more time to complete the task. - Görevi tamamlamak için daha fazla zamana ihtiyacı vardı.

görev
duty

One must do one's duty. - İnsan görevini yapmalı.

The police officer on duty sensed an elderly man coming up behind him. - Görevli memur arkasından yaşlı bir adamın geldiğini hissetti.

görev
assignment

I was out of town on an assignment. - Ben bir görev için kasaba dışındaydım.

The assignment was too much for me. - Görev benim için çok fazlaydı.

görev
work

Mr Tom Jones has agreed to serve as the project leader for this new work item. - Bay Tom Jones bu yeni iş için proje lideri olarak görev yapmayı kabul etti.

I work as a museum attendant. - Bir müze görevlisi olarak çalışıyorum.

görevin aksatılması
maladministration
görevin kabul edilmesi
(Hukuk) acceptance of appointment
görevin tamamlanması
(Hukuk) achievement of the task
görev
mission

He accomplished his mission. - O görevini yerine getirdi.

He was given an important mission. - Ona önemli bir görev verildi.

görev
{i} function

We can't function like this. - Böyle görev yapamayız.

görev
office

I was given the task of cleaning the office. - Bana ofisi temizleme görevi verildi.

He resigned from his office. - O görevinden istifa etti.

görev
competence
görev
employ

He is employed in a bank. - O, bir bankada görevlidir.

While employed at the bank, he taught economics at college. - Bankada görevlendirildiğinde ,kolejde ekonomi öğretti.

görev
obligation
görev
post

It will take her at least two years to be qualified for that post. - Onun bu görev için nitelikli olması en az iki yılını alacak.

No one doubts her fitness for the post. - Onun görev için uygunluğundan hiç kimsenin kuşkusu yok.

görev
capacity
görev
vocation
görev
berth
görev
official duty
görev
labour
görev
(Havacılık) subtask
görev
trust

The Board of Trustees voted to divest the organization's overseas holdings. - Mütevelli Yönetim kurulu yurt dışı holdingleri görevden almak için oy kullandı.

görev
engagement
görev
(Ticaret) ministry
görev
(Dilbilim) tasks

Did you do your tasks? - Sen görevlerini yaptın mı?

Tom has a great talent for the assignment of tasks. - Tom'un görev dağılımı için büyük bir yeteneği var.

görev
part

Tom has already done his part. - Tom zaten görevini yaptı.

I try to do my part to help the community. - Topluma yardımcı olmak için görevimi yapmaya çalışıyorum.

görev
service

Sami finished his two years of military service. - Sami iki yıllık askerlik görevini bitirdi.

I had my military service in Ankara. - Askerlik görevimi Ankara'da yaptım.

görev
commission

He has received a commission as a naval officer. - O bir deniz subayı olarak bir görev aldı.

A friend of mine commissioned a well-known artist to paint a portrait of his wife. - Arkadaşlarımdan biri iyi-tanınmış bir sanatçıyı onun karısının portresini yapması için görevlendirdi.

görev
onus
görev
position

My uncle retired from teaching last year, but he still managed to hang onto a position at the university. - Amcam geçen yıl öğretmenlikten emekli oldu, fakat üniversitede bir görevi hâlâ sürdürebiliyordu.

A big title does not necessarily mean a high position. - Büyük bir unvan mutlaka yüksek bir görev anlamına gelmez.

görev
place

You must put up with your new post for the present. I'll find you a better place one of these days. - Şu an için yeni görevinize katlanmalısın. Sana bugünlerden birinde daha iyi bir yer bulacağım.

görev
appointment
görev
workings
görev
law jurisdiction
görev
duty, task, assignment, charge; appointment; mission, service, commission; function
görev
situation
görev
devoir
görev
stint
görev
(Hukuk) office, task
görev
official work, office
görev
incumbency
görev
job, employment, function
görev
business

My elder brother got a position in a big business. - Ağabeyim büyük bir ticari kuruluşta görev yapıyor.

görev
employment
görev
billet
görev
charge

The boss put me in charge. - Patron beni görevlendirdi.

Tom is still officially in charge. - Tom hâlâ resmî olarak görevde.

görev
piece of work
görev
physiol., gram., (Matematik) function
Türkçe - Türkçe

görevin teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

görev
Resmî iş, vazife
Görev
vazife
Görev
fonksiyon
görev
Bir nesne veya bir kimsenin yaptığı iş; iş görme yetisi, fonksiyon
görev
Bir organ veya hücrenin yaptığı iş
görev
Bir nesne veya bir kimsenin yaptığı iş. İş görme yetisi, fonksiyon
görev
Bir cümlede bir dil biriminin öbür birimlerle ilişkisi aracılığıyla yerine getirdiği iş
görev
Bir değerin başka değerlerle olan ilişkisi
görev
Resmî iş, vazife: "Cavit Bey, görevi ona verdiği gün, Abdi Bey çok sevinmişti."- A. İlhan