görev teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- duty
The police officer on duty sensed an elderly man coming up behind him.
- Görevli memur arkasından yaşlı bir adamın geldiğini hissetti.
One must do one's duty.
- İnsan görevini yapmalı.
- assignment
I have another assignment for you.
- Senin için başka bir görevim var.
I was out of town on an assignment.
- Ben bir görev için kasaba dışındaydım.
- task
He needed more time to complete the task.
- Görevi tamamlamak için daha fazla zamana ihtiyacı vardı.
The trainee could hardly bear the burden of the task.
- Stajyer, görevin yüküne dayanamadı.
- Job
My job is dull and boring.
- Benim görevim donuk ve sıkıcı.
It's your duty to finish the job.
- İşi bitirmek sizin göreviniz.
- work
I work as a museum attendant.
- Bir müze görevlisi olarak çalışıyorum.
She is at work right now.
- O, şu anda görevdedir.
- mission
Tom was in favor of aborting the mission.
- Tom görevin durdurulmasından yanaydı.
Tom couldn't understand what the purpose of the mission was.
- Tom görevin amacının ne olduğunu anlayamadı.
- office
The politician was removed from office.
- Politikacı görevden alındı.
He resigned from his office.
- O görevinden istifa etti.
- competence
- employ
While employed at the bank, he taught economics at college.
- Bankada görevlendirildiğinde ,kolejde ekonomi öğretti.
He is employed in a bank.
- O, bir bankada görevlidir.
- obligation
- post
The president appointed each man to the post.
- Genel müdür her bir adamı görevine atadı.
He was advanced to a managerial post.
- O, idari bir göreve yükseltildi.
- capacity
- vocation
- berth
- official duty
- labour
- (Havacılık) subtask
- trust
The Board of Trustees voted to divest the organization's overseas holdings.
- Mütevelli Yönetim kurulu yurt dışı holdingleri görevden almak için oy kullandı.
- engagement
- (Ticaret) ministry
- (Dilbilim) tasks
For certain tasks, my computer can be very useful.
- Belli görevler için bilgisayarım çok yararlı olabilir.
Did you do your tasks?
- Sen görevlerini yaptın mı?
- appointment
- position
A big title does not necessarily mean a high position.
- Büyük bir unvan mutlaka yüksek bir görev anlamına gelmez.
My elder brother got a position in a big business.
- Ağabeyim büyük bir ticari kuruluşta görev yapıyor.
- service
Sami finished his two years of military service.
- Sami iki yıllık askerlik görevini bitirdi.
I had my military service in Ankara.
- Askerlik görevimi Ankara'da yaptım.
- workings
- part
Tom has already done his part.
- Tom zaten görevini yaptı.
I plan on doing my part.
- Görevimi yapmayı planlıyorum.
- law jurisdiction
- duty, task, assignment, charge; appointment; mission, service, commission; function
- function
We can't function like this.
- Böyle görev yapamayız.
- situation
- devoir
- stint
- (Hukuk) office, task
- official work, office
- incumbency
- job, employment, function
- business
My elder brother got a position in a big business.
- Ağabeyim büyük bir ticari kuruluşta görev yapıyor.
- employment
- billet
- charge
Tom is still officially in charge.
- Tom hâlâ resmî olarak görevde.
The boss put me in charge.
- Patron beni görevlendirdi.
- piece of work
- physiol., gram., (Matematik) function
- commission
A friend of mine commissioned a well-known artist to paint a portrait of his wife.
- Arkadaşlarımdan biri iyi-tanınmış bir sanatçıyı onun karısının portresini yapması için görevlendirdi.
He has received a commission as a naval officer.
- O bir deniz subayı olarak bir görev aldı.
- onus
- place
You must put up with your new post for the present. I'll find you a better place one of these days.
- Şu an için yeni görevinize katlanmalısın. Sana bugünlerden birinde daha iyi bir yer bulacağım.
- görev süresi
- tenure
- görev yapmak
- serve
- görev yapmak
- function
- görev adı
- (Bilgisayar) task name
- görev alma
- assignment
- görev almak
- take in charge
- görev almak
- take charge in
- görev almak
- be assigned
- görev ata
- (Bilgisayar) assign task
- görev belirtici cümle
- (Bilgisayar) mission statement
- görev dışı
- (Bilgisayar) off duty
- görev ekle
- (Bilgisayar) add task
- görev ermek
- commission
- görev gezisi
- (Politika, Siyaset) circuit
- görev grubu
- (Askeri) task group
- görev gücü
- task force
- görev listesi
- roster
- görev süresi
- (Bilgisayar) task duration
- görev tanımı
- (İnşaat) terms of reference
- görev tanımı
- (Politika, Siyaset) mission
- görev vermek
- commit
- görev vermek
- entrust a task
- görev vermek
- charge somebody with duty
- görev vermek
- assign
- görev vermek
- assign a task
- görev vermek
- allocate a duty
- görev vermek
- assign duty
- görev vermek
- assign a duty
- görev vermek
- employ
- görev vermek
- give a task
- görev vermek
- impose duty
- görev yapmak
- officiate
- görev yapmak
- work
- görev yeri
- (Askeri) duty station
- görev yeri
- (Ticaret) post
- görev yeri
- station
- görev yükü
- (Telekom) payload
- görev çubuğu
- (Bilgisayar) task bar
- görev üstlenmek
- take on a task
- görev bilinci
- task awareness
- görev tanımı
- Job defination
Your job defination is cleaning room and serving costumers.
- görev çubuğu
- (Bilgisayar) Taskbar
- görev alanı
- (Spor) assigned position
- görev almak
- take office
- görev anlayışı
- sense of duty
He did it out of a sense of duty.
- O bunu görev anlayışı dışında yaptı.
- görev anlayışı olmayan
- undutiful
- görev askeri meşguliyet mütehassısı
- (Askeri) duty military occupational specialty
- görev aşkı
- calling
- görev başkanı
- (Askeri) head of mission
- görev başı eğitimi
- (Askeri) on-the-job training
- görev başında ölmek
- die in one's boots
- görev bilgisi
- deontology
- görev bitimi
- discharge, demobilization
- görev böl
- (Bilgisayar) split task
- görev destek kiti
- (Askeri) mission support kit
- görev destek planı
- (Askeri) mission support plan
- görev destek unsuru; seyyar abone teçhizatı
- (Askeri) mission support element; mobile subscriber equipment
- görev dozu
- (Çevre) occupational dose
- görev durumu
- (Bilgisayar) task state
- görev durumu anlaşması
- (Askeri) status of mission agreement
- görev durumu-nerede olduğu belirsiz
- (Askeri) duty status-whereabouts unknown
- görev dışında
- off duty
The policeman was off duty.
- Polis görev dışındaydı.
- görev ekibi
- (Çevre) task team
- görev esas yedeği
- (Askeri) mission essential backup
- görev geçişi
- (Bilgisayar) task switching
- görev grubu komutanı
- (Askeri) commander, task group
- görev icabı olan
- ex officio
- görev ile ilgili
- officiary
- görev imkan ve kabiliyeti
- (Askeri) mission capability
- görev iptal
- (Bilgisayar) mission aborted
- görev isteği
- (Bilgisayar) task request
- görev kabulü
- (Bilgisayar) task accepted
- görev kabulü
- (Bilgisayar) task acceptance
- görev kabulü
- (Bilgisayar) task accept
- görev kartı
- (Ticaret) job ticket
- görev kartı
- task card
- görev kutusu
- (Bilgisayar) task box
- görev kuvveti
- (Askeri) task force
- görev kuyruğu
- task queue
- görev kıdemi
- occupational tenure
- görev listesi
- rota
Tom, the rota is here.
- Tom, görev listesi burada.
Mary, the rota is there.
- Tom, görev listesi orada.
- görev modu
- (Bilgisayar) task mode
- görev no
- (Bilgisayar) task id
- görev ofset
- (Bilgisayar) job offset
- görev performans incelemesi
- (Askeri) task performance observation
- görev planı
- commission plan
- görev raporu
- (Askeri) mission report
- görev reddi
- (Bilgisayar) task declined
- görev reddi
- (Bilgisayar) task decline
- görev soc
- (Bilgisayar) task soc
- görev sonucu
- (Askeri) task results
- görev süresi
- tenure of office
- görev süresi
- (Hukuk) term of office
The president's term of office is four years.
- Başkanın görev süresi dört yıldır.
- görev sürümü
- (Bilgisayar) task version
- görev sınıfı
- (Askeri) duty branch
- görev talimatı, görev ve sorumluluklar; alış zamanı
- (Askeri) term of reference; time of receipt
- görev tarifi
- job description
- görev vermek
- tell off
- görev vermek
- to commission
- görev yanıtı
- (Bilgisayar) task response
- görev yapabilir / görev imkan ve kabiliyeti
- (Askeri) mission capable/mission capability
- görev yapan uzmanlar
- (Hukuk) experts on mission
- görev yapmak
- serve one's time
- görev yapmak
- to work, do a job (as an employee or in an official capacity)
- görev yönetimi
- task management
- görev yük istihkakı
- (Askeri) mission load allowance
- görev yüklemek
- load with a charge
- görev öğesi
- (Bilgisayar) task item
- görev ıd
- (Bilgisayar) task id
- görev şefi; toplama harekatları yönetimi; komutan
- (Askeri) chief of mission; collection operations management; commander
- görev şeması
- (Askeri) mission list
- görev, amaç, yönetm ve etkiler
- (Askeri) task, purpose, method, and effects
- gözetleyiciye haber; görev tür emri
- (Askeri) message to observer; mission type order
- aktif görev
- (Askeri) active mission
- daimi görev
- (Askeri) permanent duty
- ek görev
- sideline
- ek görev
- additional duty
- eklenen görev
- (Bilgisayar) added task
- esas görev
- (Askeri) primary mission
- faal görev
- (Askeri) active service
- fahri görev
- (Ticaret) honorary office
- fiili görev durumu
- (Askeri) duty status
- görev süresi
- (Ticaret) duty term
- görev yapmak
- perform a duty
- ikiz görev eğitimi
- (Askeri) cross training
- ilahi bir görev
- vocation
- mecburi görev süresi
- (Askeri) obligated tour
- müfrez görev
- (Askeri) detached duty
- yeni görev
- (Bilgisayar) new task
- zor görev
- (deyim) an uphill battle
- zorlu görev
- uphill battle
- özel görev
- (Askeri) special duty
- özel görev
- (Askeri) special assignment
- görev almak
- sit
- görev vermek
- take on
- görev vermek
- commission
- görev yükle
- load with a charge
- askeri görev
- Military obligation
- görev tanımı
- job role
- görevler
- charges
- görevler
- assignments
- görevler
- tasks
Only half of all military planes can fight. The rest are used for other tasks.
- Askerî uçakların sadece yarısı savaşa katılabilir. Kalanlar ise başka görevler için kullanılır.
Did you do your tasks?
- Sen görevlerini yaptın mı?
- son görev
- last mission
- vatani görev
- military service
- Askeri Komite (NATO); askeri topluluk; görev yapabilir, faal
- (Askeri) Military Committee (NATO); military community; missioncapable
- Bravo müsterek görev kuvveti
- (Askeri) joint task force-Bravo
- Deniz Piyade Hava-Kara Görev Kuvveti (MAGTF) Konuşlanma Destek Sistemi II
- (Askeri) Marine air-ground task force (MAGTF) Deployment Support System II
- Deniz hava yer görev kuvveti hava kuvveti muharip unsuru
- (Askeri) Marine air-ground task force - Deniz hava-yer görev kuvveti MAGTF ACE Marine air-ground task force aviation combat element
- Deniz seferi kuvveti (MEF) meteoroloji destek timi; görev destek timi
- (Askeri) Marine expeditionary force (MEF) weather support team; mission support team
- Evrensel Müşterek Görev Listesi
- (Askeri) Universal Joint Task List
- Geceyi Geçirmek (görev veya tatbikatlarda arazide kalmak)
- (Askeri) remain overnight
- Geliştirilmiş Kızıl ötesi görüşlü Hedefleme; amfibi görev kuvveti; Alkol, Tütün
- (Askeri) Advanced Targeting FLIR; amphibious task force; Bureau of Alcohol, Tobacco and Firearms (TREAS)
- Grafik Donanma Görev Programı Kütüphanesi
- (Askeri) Graphics Fleet Mission Program Library
- Hava Kuvvetleri Görev Direktifi
- (Askeri) Air Force Mission Directive
- Hava indirme görev komutanı; Hava Hareket Komutanlığı; Kara Kuvvetleri Malzeme K
- (Askeri) airborne mission commander; Air Mobility Command; Army Materiel Command
- Kara Kuvvetleri Evrensel Görev Listesi
- (Askeri) Army Universal Task List
- Kara Kuvvetleri özel harekat görev kuvveti
- (Askeri) Army special operations task force
- Mesaj Yayınlama Tali Sistemi; görev tasarım serisi
- (Askeri) Message Dissemination Subsystem; mission design series
- Milli Askeri Komuta Sistemi; görev yapamaz, ikmal
- (Askeri) National Military Command System; not mission capable, supply
- Müsterek Görev Kuvveti-Sivil Destek
- (Askeri) Joint Task Force-Civil Support
- Müşterek Görev Tayin Listesi
- (Askeri) Joint Duty Assignment List
- Müşterek Görev Tayin Yönetim Bilgi Sistemi
- (Askeri) Joint Duty Assignment Management Information System
- Sınır Tanımayan Doktorlar; görev destek kuvveti; çoklu muhabere formatı
- (Askeri) Medicins Sans Frontieres ("Doctors Without Borders"); mission support force; multiplex signal format
- Uluslar Arası Polis Görev Kuvveti
- (Askeri) International Police Task Force
- ahlaki görev
- (Kanun) moral duty
- ahlaki görev
- moral injuction
- amfibi görev grubu
- (Askeri) amphibious task group; assign trunk group cluster
- amfibi görev kuvveti komutanı
- (Askeri) commander, amphibious task force
- ana ikmal rotası (Yolu); görev destek talebi
- (Askeri) main supply route; mission support request
- arama ve kurtarma görev koordinatörü
- (Askeri) search and rescue mission coordinator
- arama ve kurtarma görev kuvveti
- (Askeri) search and recovery task force
- arama ve kurtarma görev kuvveti
- (Askeri) search and rescue task force
- askeri görev
- (Askeri) military mission
- asli görev
- fundamental duty
- azami çağrı alanı; askeri sivil işlemler; görev konsepti onayı; intikal kontrol
- (Askeri) maximum calling area; military civic action; mission concept approval; movement control agency