görüntü teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- display
My camera's display is defective.
- Benim kameranın görüntüsü bozuk.
This is a touchscreen, so you can use your fingers to operate the controls which are displayed on it.
- Bu bir dokunmatik ekran, onun üzerinde görüntülenen kontrolleri çalıştırmak için parmaklarını kullanabilirsin.
- image
The two mirrors facing each other created a repeating image that went on to infinity.
- Birbirlerine bakan iki ayna, sonsuza kadar yinelenen bir görüntü yarattı.
Music that doesn't transmit feelings, images, thoughts, or memories is just background noise.
- Hisleri, görüntüleri, düşünceleri ya da anıları iletmeyen müzik sadece arka fon gürültüsüdür.
- view
The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century.
- Dünya'nın Ay'dan görüntüsü, 20. yüzyılın ikonik resimlerinden birisidir.
The night view of Tokyo is wonderful.
- Tokyo'nun gece görüntüsü muhteşemdir.
- vision
There are no real visions.
- Gerçek görüntüler yoktur.
- (radar) blip
- spectre
- scene
I love the scenery viewable from the Shinkansen.
- Ben Shinkansen'den görüntülenebilir manzarayı seviyorum.
- spectrum
- appearance
A great man doesn't care about his appearance.
- Büyük bir adam görüntüsünü önemsemez.
She made her first appearance as a musician.
- İlk görüntüsünü bir müzisyen olarak yaptı.
- (Tıp) presentation
- frame
He reviewed the footage frame by frame.
- O, kamera görüntüsünü kare kare gözden geçirdi.
- look
She just had to use her Puss-In-Boots look and I was her devoted servant.
- O sadece Çizmeli Kedi görüntüsünü kullanmak zorunda kaldı. Ben onun sadık uşağıydım.
Don't judge a man by the way he looks.
- Bir insanı görüntüsüyle yargılama.
- outlook
- semblance
- phantom, specter, apparition
- cin., television image, picture
- image , video , picture
- spectre, phantom; image; frame, picture; vision
- spectacle
- (Matematik) image
- phys. image
- displaying
- sight
He was frightened by the sight.
- Görüntüden korkmuştu.
We lost sight of the man in the crowd.
- Biz kalabalıkta adamın görüntüsünü kaybettik.
- picture
Mary liked the cute penguin picture in Tom's user profile.
- Mary, Tom'un kullanıcı profilindeki sevimli buzulkuşu görüntüsünü beğendi.
My TV set is almost 15 years old, but it still has a good picture.
- Televizyonum neredeyse 15 yaşında ama hâlâ iyi bir görüntüye sahip.
- imagery
- ımage
- eidolon
- görüntü ad
- (Bilgisayar) display name
- görüntü adı
- (Bilgisayar) imagename
- görüntü adı
- (Bilgisayar) image name
- görüntü analizi
- image analysis
- görüntü aygıtı
- (Bilgisayar) video device
- görüntü birimi
- (Bilgisayar) display
- görüntü birimi
- (Bilgisayar) display units
- görüntü biçimi
- (Bilgisayar) image format
- görüntü biçimi
- (Bilgisayar) display format
- görüntü boyutu
- (Bilgisayar) imagesize
- görüntü boyutu
- (Bilgisayar) display size
- görüntü boyutu
- (Teknik,Televizyon) aspect ratio
- görüntü dosyası
- (Bilgisayar) video file
- görüntü dosyası
- (Bilgisayar) image file
- görüntü düzenleme
- image-editing
- görüntü formatı
- (Askeri) image format
- görüntü için
- (Bilgisayar) for images
- görüntü kaybı
- (Bilgisayar) video loss
- görüntü kaynağı
- (Bilgisayar) video source
- görüntü kaynağı
- (Bilgisayar) image source
- görüntü lambası
- kinescope
- görüntü lambası
- picture tube
- görüntü modları
- (Bilgisayar) display modes
- görüntü modu
- (Bilgisayar) display mode
- görüntü noktası
- (Bilgisayar) pixel
- görüntü oranı
- (Teknik,Televizyon) aspect ratio
- görüntü sayfası
- (Bilgisayar) display page
- görüntü temeli
- (Bilgisayar) image base
- görüntü türü
- (Bilgisayar) display type
- görüntü ve ses
- (Bilgisayar) video and audio
- görüntü ve ses
- picture-and-sound
- görüntü öncesi
- (Bilgisayar) before-image
- görüntü öğesi
- (Bilgisayar) display element
- görüntü öğesi
- (Bilgisayar) pixel
- görüntü öğesi
- (Bilgisayar) pel
- görüntü yönetmeni
- Director of photography
- Görüntü ekranı
- Video screen , display screen
- görüntü admitansı
- image admittance
- görüntü al
- (Bilgisayar) acquire image
- görüntü alıcısı
- (Çevre) image receptor
- görüntü bağdaş
- (Bilgisayar) image adapt
- görüntü bellek
- virtual memory, virtual storage
- görüntü belleği
- video memory , display memory
- görüntü birimi
- display (unit) , display monitor , monitor
- görüntü biçimi
- image pattern
- görüntü boyutu
- picture ratio
- görüntü bozulması
- image distortion
- görüntü bölgesi kod (NYX) gönderme işlemi
- (Askeri) display area code (NYX) routing
- görüntü bölücüsü
- image dissector
- görüntü değiştirici
- image converter
- görüntü döndür
- (Bilgisayar) flip image
- görüntü düzeyi
- focal plane
- görüntü efektleri
- visual effects
- görüntü elemanı
- (ekran) pixel
- görüntü empedansı
- image impedance
- görüntü eni
- frame width
- görüntü frekansı
- image frequency
- görüntü girişimi
- image interference
- görüntü hatırlama
- afterglow
- görüntü ile ilgili
- visional
- görüntü işistasyonu
- display station , display workstation
- görüntü işleme ve yayma sistemi; yurt içi petrol dağıtım sistemi (Kara Kuvvetler
- (Askeri) imagery processing and dissemination system; inland petroleum distribution system (Army)
- görüntü kapısı
- (Bilgisayar) video port
- görüntü kapısı
- (Bilgisayar) viewport
- görüntü kartı
- display card , video card
- görüntü kaydı
- tape recording
- görüntü kesilmesi
- vision break
- görüntü kullanım destek sistemi
- (Askeri) imagery exploitation support system
- görüntü kullanım sistemi
- (Askeri) imagery exploitation system
- görüntü kurgusu
- (Sinema) picture editing
- görüntü kuvveti
- image force
- görüntü kümesi
- (Matematik) image set
- görüntü kıymetlendirme raporu; kızılötesi görüntüleme; istihbarat bilgi raporu
- (Askeri) imagery interpretation report; imaging infrared; intelligence information report
- görüntü lambası
- display tube, kinescope
- görüntü merceği
- (İnşaat) objective lens
- görüntü nakli
- picture transmission
- görüntü negatifi
- picture negative
- görüntü odak
- (Fotoğrafçılık) image focus
- görüntü oranı
- aspect ratio, picture ratio
- görüntü ortikonu
- image orthicon
- görüntü oynat
- (Bilgisayar) play videos
- görüntü oyunu ile ilgili
- phantasmagoric
- görüntü paketi
- (Askeri) imagery pack
- görüntü saklama ve yayımlama sistemi
- (Askeri) stored imagery repository and dissemination system
- görüntü sayısı
- number of frames
- görüntü sesi
- (Bilgisayar) video vol
- görüntü seç
- (Bilgisayar) select image
- görüntü sinyali
- picture signal
- görüntü sortisi
- (Askeri) imagery sortie
- görüntü sürücüsü
- display adaptor , display driver
- görüntü sürümü
- (Bilgisayar) image version
- görüntü süzgeci
- (Bilgisayar) display filter
- görüntü tarayıcı
- image dissector
- görüntü tutulması
- afterglow
- görüntü tüpü
- image tube
- görüntü url
- (Bilgisayar) image url
- görüntü yazı
- (Dilbilim) iconography
- görüntü yönetici
- (Bilgisayar) video controller
- görüntü yükle
- (Bilgisayar) image load
- görüntü zayıflaması
- image attenuation
- görüntü çözmek
- (Televizyon) deinterlace
- görüntü çözümleyici
- image dissector
- görüntü ölçeği
- image scale
- görüntü öğesi
- display point , picture element
- görüntü ürün kütüphanesi; birleştirilmiş öncelik listesi
- (Askeri) image product library; integrated priority list
- görüntü-ses montajı
- picture-sound editing
- gölge görüntü
- silhouette
- görsel görüntü birimi
- (Askeri) visual display unit
- görsel görüntü birimi kontrolörü
- (Askeri) visual display unit controller
- göz kamaştıktan sonraki görüntü
- ocular spectrum
- göz kamaştıktan sonraki görüntü
- spectrum
- kamerayı döndürerek elde edilen görüntü
- pan
- görüntüler
- {i} imagery
- yansıyan görüntü
- reflexion
- ayna görüntü
- (Bilgisayar) mirror-image
- kalıcı görüntü
- (Teknik,Televizyon) persistence
- koyu görüntü
- (Bilgisayar) dark image
- merkez görüntü
- (Bilgisayar) center view
- pozitif görüntü
- positive
- sanal görüntü
- (Fizik,Teknik) virtual image
- ses ve görüntü
- (Bilgisayar) audio video
- ses ve görüntü
- (Bilgisayar) sound and video
- seçik görüntü
- (Bilgisayar) sharp
- termal görüntü
- (Askeri) thermal imagery
- ters görüntü
- (Bilgisayar) mirror image
- video görüntü birimi
- (Bilgisayar) video display
- özet görüntü
- (Bilgisayar) display summary
- Görüntü yönetmeni
- (Film) cinematographer
- fotoğrafta net olmayan görüntü
- images in the photo is not clear
- görüntüler
- images
I am downloading the images.
- Ben görüntüleri indiriyorum.
These images are beautiful.
- Bu görüntüler güzeldirler.
- görüntüler
- ımages
- 3-b görüntü
- (Bilgisayar) 3-d view
- Digital Görüntü Kullanım Üretim Sistemi
- (Askeri) Digital Imagery Exploitation Production System
- Dijital Video Görüntü Gönderme Sistemi
- (Askeri) Digital Video Imagery Transmission System
- Müşterek Taktik Hava Savunma Sistemi (Kara Kuvvetleri); Müşterek Taktik Görüntü
- (Askeri) Joint Tactical Air Defense System (Army); Joint Tactical Display System
- analog görüntü
- (Jeoloji) analog image
- anamorfoz görüntü
- anamorphic image
- ardıl görüntü
- afterimage
- ardışık görüntü
- afterimage
- arka görüntü
- (Havacılık) down-vision
- arkadan görüntü
- background image
- ateş destek takımı; donanma görüntü destek terminali
- (Askeri) fire support team; fleet imagery support terminal
- audio-görüntü
- audio image
- açık görüntü
- (Bilgisayar) light image
- aşamalı görüntü
- multi strobe
- berrak görüntü
- twenty-twenty
- birbirine karışan görüntü
- dissolve
- birincil görüntü
- (Bilgisayar) primary display
- birleşik enformasyon (danışma) bürosu; kontrol edilmiş görüntü temeli
- (Askeri) combined information bureau; controlled image base
- birleştirilmiş başlık ve görüntü görüş sistemi (Kara Kuvvetleri)
- (Askeri) integrated helmet and display sight system (Army)
- bulanık görüntü
- blurred picture
- bulanık görüntü
- unsharp picture
- derinlemesine görüntü
- (Sinema) deep-focus photography
- dijital görüntü
- (Jeoloji) digital image
- dikey görüntü
- (Sinema) vertical image
- düz görüntü
- erect image
- düğümsel olmayan görüntü gönderme
- (Askeri) display non-nodal routing
- edimsiz görüntü
- virtual image
- elektriksel görüntü
- (Elektrik, Elektronik) electrical image
- elektro-optik görüntü
- (Askeri) electro-optic(al) imagery
- elektronik görüntü
- electron image
- etiketli görüntü dosya formatı
- (Askeri) tagged image file format
- etkin görüntü
- (Bilgisayar) active view
- flu görüntü
- blurred picture
- flu görüntü
- unsharp picture
- gerilek görüntü
- (Pisikoloji, Ruhbilim) recurrent image
- gerçek görüntü
- (Fotoğrafçılık) actual image
- gerçek görüntü
- real image
- gizli görüntü
- latent image
- görüntü kirliliği
- (Çevre) visual pollution
- görüntü yönetmeni
- director of cinematography
- harekat alanı görüntü terminali
- (Askeri) theater display terminal
- hatalı görüntü
- (Havacılık) false plot
- hayal meyal görüntü
- silhouette
- hayali görüntü
- phantasmata
- hayali görüntü
- phantasm
- hayali görüntü
- phantom
- hiperspektral görüntü
- (Askeri) hyperspectral imagery
- ileri görüntü ihtiyaçları kullanım sistemi
- (Askeri) advanced imagery requirements exploitation system
- infrared görüntü
- infrared imaging
- işlemci, dizüstü bilgisayar görüntü iletim teçhizatı
- (Askeri) processor, laptop imagery transmission equipment
- jenerik görüntü
- (Pisikoloji, Ruhbilim) generic image
- kalıcı görüntü
- afterglow
- karlı görüntü
- picture noise
- milli görüntü iletim formatı
- (Askeri) national imagery transmission format
- mor ötesi görüntü
- (Askeri) ultraviolet imagery
- müşterek görüntü üretim kompleksi
- (Askeri) joint imagery production complex
- müşterek hizmetler görüntü sayısallaştırma sistemi
- (Askeri) joint Services imagery digitizing system
- negatif görüntü
- (Fotoğrafçılık) negative picture
- negatif görüntü
- negative image
- net görüntü
- twenty-twenty
- nixie görüntü tüpü
- nixie tube
- olağan görüntü
- (Bilgisayar) ordinary image