Tom cares a lot about the way he looks.
- Tom görünüş biçimini çok önemsiyor.
You shouldn't judge a person by his looks.
- Bir kişiyi görünüşüyle yargılamamalısın.
Don't judge by appearances.
- Görünüşe göre yargılamayın.
His appearance and behavior made me ashamed of him.
- Onun görünüşü ve davranışı beni ondan utandırdı.
The sight of fresh lobster gave me an appetite.
- Taze ıstakozun görünüşü iştahımı açtı.
The sight of the money tempted him into stealing.
- Paranın görünüşü onu çalmaya teşvik etti.
On the face of it, nothing could be more reasonable.
- Dış görünüşe bakılırsa, hiçbir şey daha makul olamazdı.
You can save face with a happy smile.
- Mutlu bir gülümsemeyle görünüşü kurtarabilirsiniz.
The Japanese are often criticized for being inward looking and insufficiently international in their outlook.
- Japonya görünüşte içe dönük ve yetersiz uluslararası yapıya sahip olduğundan dolayı sık sık eleştirilmektedir.
He seems like a softy on the surface, but at the core he's got an iron will that makes him an extremely tough negotiator.
- Dış görünüşte bir sümsük gibi görünüyor. Fakat özünde onu zorlu bir delege yapan sağlam bir iradesi var.
This problem seems to be easy on the surface, but it's really difficult.
- Bu sorun görünüşte kolay gibi görünüyor ama o gerçekten zor.
It looks like Mary is drunk again.
- Görünüşe göre Mary gene sarhoş.
You shouldn't judge a person by his looks.
- Bir kişiyi görünüşüyle yargılamamalısın.
No matter how we try, it is impossible to distinguish good people from bad people by outward appearances.
- Ne yaparsak yapalım, iyi insanları kötü insanlardan dış görünüşlerine bakarak ayırmak imkansızdır.
Don't judge a person by his appearance.
- İnsanları dış görünüşüyle yargılamayın.
The story appears to be true.
- Hikâye doğru görünüyor.
The girl appeared sick.
- Kız hasta görünüyordu.
It seems interesting to me.
- O bana ilginç görünüyor.
Your plan seems better than mine.
- Senin planın benimkinden daha iyi görünüyor.
Seemingly impossible things sometimes happen.
- Görünüşte imkansız şeyler bazen olur.
The world is a place of seemingly infinite complexity.
- Dünya görünüşte sonsuz karmaşanın olduğu bir yer.
Writers such as novelists and poets don't seem to benefit much from the advance of science.
- Romancılar ve şairler gibi yazarlar bilimin avantajından çok fazla yararlanıyor gibi görünmüyorlar.
He does not seem to be very tired.
- O, çok yorgun görünmüyor.
He seems like a softy on the surface, but at the core he's got an iron will that makes him an extremely tough negotiator.
- Dış görünüşte bir sümsük gibi görünüyor. Fakat özünde onu zorlu bir delege yapan sağlam bir iradesi var.