görüşmeci

listen to the pronunciation of görüşmeci
Türkçe - İngilizce
negotiator
visitor (to a prison, hospital, etc.)
interviewer
bargainer
görüşme
meeting

That's the reason why I couldn't attend the meeting. - Niçin görüşmeye katılamadığımın sebebi bu.

I look forward to meeting you again soon. - Ben kısa sürede seninle tekrar görüşmek için sabırsızlanıyorum.

görüşme
interview

They're interviewing Tom. - Onlar Tom'la görüşme yapıyorlar.

I have a job interview at two o'clock tomorrow afternoon. - Yarın öğleden sonra ikide bir iş görüşmem var.

görüşme
conversation

I'd just like to have a quick conversation with Tom before we leave. - Ben sadece biz gitmeden önce Tom'la hızlı bir görüşme yapmak istiyorum.

Fadil overheard both sides of the phone conversation. - Fadıl her iki tarafın da telefon görüşmesine kulak misafiri oldu.

görüşme
{i} negotiation

All took part in the negotiations. - Herkes görüşmelerde yer aldı.

The negotiation ended in failure. - Görüşme başarısızlıkla sonuçlandı.

görüşme
discussion, negotiation, deliberation, exchange of views; consultation, conference
görüşme
conference
görüşme
talk

The peace talks ended in failure. - Barış görüşmeleri başarısızlıkla sonuçlandı.

The talks continued for two days. - Görüşmeler iki gün boyunca devam etti.

görüşme
{i} discussion

Tom will lead the discussion. - Tom görüşmeyi yönetecek.

We will continue the discussion. - Görüşmeye devam edeceğiz.

görüşme
{i} debate

When will the debate take place? - Görüşme ne zaman gerçekleşecek?

The debate will happen tonight. - Görüşme bu gece olacak.

görüşme
discussing
görüşme
hearing
görüşme
intercourse
görüşme
deliberation

Deliberations will continue Monday. - Görüşmeler pazartesi günü devam edecek.

The deliberations took three day. - Görüşmeler üç gün sürdü.

görüşme
palaver
görüşme
(Hukuk) negotiation, interview, discussion, meeting, debate, talk
görüşme
talk, conversation
görüşme
interview; debate, discussion, conference, intercourse, negotiation; meeting
görüşme
concilium
görüşme
rap
görüşme
parley
görüşme
bargaining
görüşme
disputation
Türkçe - Türkçe
Görüşmeye giden kimse
Görüşme
(Hukuk) MÜZAKERE

Problem, Tom'un müzakereye tamamen isteksiz olması. - Sorun, Tom'un görüşmeye tamamen gönülsüz olması.

görüşme
Görüşmek işi, mülakat, müzakere
görüşmeci