gömülme

listen to the pronunciation of gömülme
Türkçe - İngilizce
(Mekanik) embedding
To inject, insert a code (malicious) in other code or into the operating system
Present participle of embed
A method for sharing data in Office 2000 application Embedded data is fully editable within the destination document and doesn’t retain a connection to its source document
A map which maps a subspace (smaller structure) to the whole space (larger structure)
Encapsulation process, of thick protective material
The act of inserting an item like an image or document within a file (known as the destination file) After the item has been embedded, it becomes a part of the destination file When the item is opened within the destination file it opens within the program that created it
Creating an object out of a non-object entity by wrapping it in an appropriate shell [OMG]
{i} integration of an object within a document in Windows (Computers)
placing a font or client application in a document so it can be used by the recipient on another computer
gömülmek
be buried

When I die, I want to be buried next to her. - Öldüğümde onun yanına gömülmek istiyorum.

Tom says that he wants to be buried here. - Tom burada gömülmek istediğini söylüyor.

gömülmek
{f} sink
gömülmek
nestle
gömülmek
embed
gömülmek
buried

He wrote how he wished to be buried. - Nasıl gömülmek istediğini yazdı.

When I die, I want to be buried next to her. - Öldüğümde onun yanına gömülmek istiyorum.

gömülmek
(Konuşma Dili) plumb the depths
göm
{f} grave

Muslims bury their dead in graves. - Müslümanlar ölülerini mezarlara gömerler.

After killing Tom, Mary buried him in a shallow grave. - Tom'u öldürdükten sonra, Mary onu sığ bir mezara gömdü.

göm
{f} embedded
göm
bury

The dog was busy burying his bone in the garden. - Köpek, kemiğini bahçeye gömmekle meşguldü.

At long last, the two chiefs of the Indian tribes have decided to bury the hatchet and smoke the peace pipe. - Nihayet, iki Kızılderili kabilenin şefleri savaş baltalarını gömmeye karar verdiler ve barış çubuğu tüttürdüler.

göm
inter

Her ashes are interred here. - Onun külleri burada gömülüdür.

göm
{f} graven
göm
{f} graved
gömülmek
lapse
gömülmek
plunge into
göm
burying

She's burying her money in the sand. - Parasını kuma gömüyor.

The dog was busy burying his bone in the garden. - Köpek, kemiğini bahçeye gömmekle meşguldü.

göm
embed

How can I embed the debt clock on my Web site? - Borç saatini web siteme nasıl gömebilirim?

göm
buried

They buried him in his grave. - Onlar onu mezarına gömdüler.

J.F. Kennedy was buried in Arlington Cemetery. - J. F. Kennedy Arlington mezarlığına gömüldü.

göm
entomb
gömülmek
to be buried; to sink (into)
gömülmek
be swamped with
gömülmek
to sink into
gömülmek
sink into
gömülmek
to bury oneself in, sink into
gömülmek
dive
gömülmek
to be buried in, be covered over by
gömülmek
(for a dead body) to be buried, be interred
Türkçe - Türkçe
Gömülmek işi
Gömülmek
defnedilmek
Gömülmek
defnolunmak
gömülmek
Gömme işi yapılmak veya gömme işine konu olmak
gömülmek
Yok olmak, kaybolmak, görünmez olmak: "Eğer meselede bir sır varsa, o sır Nina ile denize gömülmüştü."- R. H. Karay
gömülmek
Bir şeyin derinliğine inmek: "Hepsi kendi hayatlarının matemine gömülmüş bir hâlde dalgın ve mahzun idiler."- H. C. Yalçın
gömülmek
Yerleşmek, oturtulmak, kendini gömmek
gömülmek
Yerleşmek, oturtulmak, kendini gömmek: "Abdi Beye kalsa, koltuğuna gömülüp gazetelerini okuyacak."- A. İlhan
gömülmek
Yok olmak, kaybolmak, görünmez olmak
gömülmek
Bir şeyin derinliğine inmek
gömülmek
Gömme işi yapılmak veya gömme işine konu olmak: "Çok muhteşem bir cenaze töreniyle gömüldü."- Ç. Altan
gömülme