Christine stayed in the shade all day, because she didn't want to get a sunburn.
- Christine tüm gün gölgede kaldı, çünkü güneş yanığı olmak istemiyordu.
They sat in the shade of a tree.
- Bir ağacın gölgesinde oturdular.
Tom thinks he's being shadowed by a private detective.
- Tom özel bir dedektif tarafından gölge gibi izlendiğini düşünüyor.
His shadow on the wall looked sad.
- Onun duvardaki gölgesi üzgün görünüyordu.
A dark shadow passed behind Tom.
- Tom'un arkasından karanlık bir gölge geçti.
The light that casts away the darkness also creates shadows.
- Karanlığı boşa çıkaran ışık da gölgeler yaratır.
I try not to let my emotions cloud my judgment.
- Duygularımın kararımı gölgelemesine izin vermemeye çalışıyorum.