Kollarımızdaki pazularımızdan çok daha fazlasına sahibiz,Per.
- We've got a lot more than just biceps in our arms, Per.
Bir dörtlü, bir üçlüden bir üye daha fazladır.
- A quartet has one more member than a trio.
Bir gece daha kalmak istiyorum. Mümkün mü?
- I'd like to stay one more night. Is that possible?
John Bill'den daha zeki.
- John is more intelligent than Bill.
Onların başka şarapları yok.
- They have no more wine.
İnekler bu ülkede başka bir hayvandan daha faydalıdır.
- Cows are more useful than any other animal in this country.
Tüm diller eşittir, ama İngilizce diğerlerinden daha eşittir.
- All languages are equal, but English is more equal than the others.
Umarım bu harcama raporu tüm ilişkili iş masraflarını içerir,çünkü bundan bir sent daha fazlasını ödemeyeceğim.
- I hope this expense report contains all the relevant business expenses because I'm not paying a cent more after this.
Doktor kırık parmağından ziyade Tom'un ayak bileği hakkında daha endişeli olduğunu söyledi.
- The doctor said he was more concerned about Tom's ankle than his broken finger.
Daha fazla insanın yaptıkları şeylerden daha ziyade söyledikleri şeylerden başı belaya girer.
- More people get into trouble for things they say rather than for what they do.
Alçak gönüllülük çoğunlukla kibirden daha çok yükseltir.
- Humility often gains more than pride.
Seni ondan daha çok seviyorum.
- I love you more than her.
Bu sahte çevrecilikten daha fazla bir şey değil.
- That's nothing more than greenwashing.
Daha fazla bir şey var mı?
- Is there something more?