Öfkeli kalabalık binaya saldırdı.
- The angry mob attacked the building.
Siz beyler niçin öyle öfkelisiniz?
- Why are you guys so angry?
O, kendisine kızmıştı.
- He was angry with himself.
Başkan Jefferson kızmıştı.
- President Jefferson was angry.
Kızgınsan ona kadar; çok kızgınsan yüze kadar say.
- When angry, count ten; when very angry, a hundred.
Öğretmen kızgın, bu nedenle lütfen sınıfta gürültü yapmayın!
- The teacher is angry, so please do not make noise in the classroom!
Nadiren kızgın ya da sinirli olur.
- He seldom gets angry or irritated.
Oldukça sinirli görünüyorsun.
- You look pretty angry.
Oldukça hiddetli görünüyorsun.
- You look pretty angry.