Bu kitabı diğerlerinin üstüne koy.
- Put this book on top of the others.
Bir ev, çimentodan yapılmış sağlam bir temel üstüne inşa edilmiştir.
- A house is built on top of a solid foundation of cement.
Parmaklığın üstünde iki çocuk oturuyor.
- Two children are sitting on top of the fence.
Tepenin üstünde bir mahzen kazıldı ve onlar evi yavaşça yoldan tepeye taşıdılar.
- A cellar was dug on top of the hill and they slowly moved the house from the road to the hill.
I have sorted out the problems and am now on top of the situation.