Keşke eşyaları bana atmaktan vazgeçsen.
- I wish you'd quit throwing things at me.
Tom eski video kaset çalarını atmak yerine satmaya çalıştı fakat hiç kimse onu almadı bu yüzden sonunda onu attı.
- Tom tried to sell his old VCR instead of throwing it away, but no one would buy it, so he ended up throwing it away.
Hükümet aslında skandalı örtbas etmede başarılı oluncaya kadar hâlâ kaç tane duman bombası atılmak zorunda?
- How many smoke bombs still have to be thrown until the government actually succeeds in covering up the scandal?
Soğukkanlılığını kaybetti ve eşyaları fırlatmaya başladı.
- He lost his cool and started throwing things.
O, bıçak fırlatma konusunda bir uzmandır.
- He's an expert at throwing knives.