Sana lokal anastezi uygulayacağım.
- I'll give you a local anesthetic.
Sana lokal anestezi ilacı verdik.
- I've given you a local anesthetic.
Napoli belediye başkanı, saldırıya uğradıktan kısa bir süre sonra yerel halk tarafından dövülen bir Amerikalı turistten özür diledi.
- The mayor of Naples has apologised to a US tourist who was beaten up by local residents shortly after he was mugged.
Nepalce'nin yerel adı नेपाली'dir.
- The local name of Nepali is नेपाली.
O, yöre sakini bir çocukla evlendi.
- She married a local boy.
Yerel sakinler şok içinde.
- Local residents are in a state of shock.
Her hafta sonu Tom arkadaşlarıyla bir yerel barda bira içer.
- Tom drinks beer with his buddies at the local bar every weekend.
Yerel yönetim tüm barları ve salonları kapattı.
- The local government closed all bars and saloons.