İstediğimi ondan alacağım.
- I'll take from it what I wish.
Tarihin bize öğrettiği şey insanların ondan bir şey öğrenmemiş olmasıdır.
- What history teaches us is that men have never learned anything from it.
Ondan henüz haberim yok.
- I have had no news from him yet.
Ondan uzak durmanız sizin akıllılığınız.
- It was wise of you to keep away from him.
Tom, John'un ondan ödünç para almaya çalışacağı konusunda Mary'yi uyardı.
- Tom warned Mary that John would try to borrow money from her.
Ben ona telefon etmek üzereyken, ondan bir mektup geldi.
- Just when I was about to phone her, a letter arrived from her.
Bundan ne gibi sonuçlar çıkarılabilir?
- What conclusions can be drawn from this?
Onun bisikleti bundan farklıdır.
- His bicycle is different from this one.
Sanırım Tom senden çok şey öğrenebilirdi.
- I think Tom could learn a lot from you.
Yakında senden haber almaktan müteşekkür olacağım.
- I would appreciate hearing from you soon.