Lütfen bugünden itibaren iki hafta içerisinde tekrar gel.
- Please come again two weeks from today.
Android uygulamaların gelişmesi bugünden itibaren mümkündür.
- The development of applications for Android is possible from today.
Doku kültürü bakış açısından, bu deney için çevre daha katı bir şekilde tanımlanmış olmalıdır.
- From the viewpoint of tissue culture, the environment for this experiment should be more rigidly defined.
Ani bir fırtınadan dengesini kaybettiği için, ip cambazı ölümüne düştü.
- Losing his balance from a sudden gust of wind, the tightrope walker fell to his death.
Tarihi değiştiremeyiz ama ondan öğrenebiliriz.
- We can't change history, but we can learn from it.
İstediğimi ondan alacağım.
- I'll take from it what I wish.
Sophie bilinmeyen bir gönderenden gelen bir başka mektup almak için can atıyordu.
- Sophie had been looking forward to getting another letter from the unknown sender.
Tom başlangıçtan beri haklıydı.
- Tom was right from the beginning.
O bunu başlangıçtan beri biliyordu.
- She knew it from the start.
Allah tarafından gönderilen bir adam geldi; onun adı Yahya'ydı.
- There came a man who was sent from God; his name was John.
Banka buradan uzak mı?
- Is the bank far from here?
Sanırım birkaç gün buradan uzaklaşmalıyız.
- I think we should get away from here for a few days.
Arabam lüks değil ama beni A noktasından B noktasına götürüyor.
- My car isn't fancy, but it gets me from point A to point B.
Biz yağmurdan dolayı bir ağacın altında sığındık.
- We took shelter from the rain under a tree.
Hepimiz büyük şoktan dolayı ürperdik.
- We all shuddered from the great shock.
10 dan 6 çıkarsa ne kalır?
- What is 6 subtracted from 10?
Dan'ın paraya ihtiyacı vardı ve babasından ekonomik destek istedi.
- Dan needed money and sought financial relief from his father.
O, yıllar önce ondan kitabı ödünç aldı ve onu henüz iade etmedi.
- She borrowed the book from him many years ago and hasn't yet returned it.
Kitabı ondan ödünç aldı.
- She borrowed the book from him.
Tom Mary'den o Boston'a taşındığından beri haber almadı.
- Tom hasn't heard from Mary since she moved to Boston.
Yeni Zelanda'dan geri döndüğünden beri Rick'i görmedim.
- I haven't seen Rick since he returned from New Zealand.
Benim kendi deneyimlerinden, hastalık çoğunlukla uykusuzluktan kaynaklanıyor.
- From my own experience, illness often comes from sleeplessness.
Telifli kaynaklardan cümleler eklemeyin.
- Don't add sentences from copyrighted sources.
Erkek kardeşim onunla ilk tanıştığından beri onu sevmedi.
- My brother didn't like her from the first time he met her.
İlkbaharda, günler daha uzadığında ve güneş daha ısındığında, o, ilk nar bülbülünün güneyden dönüşünü bekledi.
- In the spring, when the days grew longer and the sun warmer, she waited for the first robin to return from the south.
O, hastalık nedeniyle okulda yoktu.
- He was absent from school because of illness.
Tren yoğun kar yağışı nedeniyle ertelendi.
- The heavy snow prevented us from going to the concert.
Fransızcayı kimden öğrendin?
- Who did you learn French from?
Ve onu kimden öğrendin?
- And who did you learn that from?
Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine pachinko oynayarak tüm vaktini harcıyor.
- You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.
Ben sadece bizzat öldürdüğüm ve parçaladığım hayvanlardan et yerim.
- I only eat meat from animals that I have personally killed and butchered.
O hâlâ zaman zaman romanlar yazar fakat eskisi kadar sık değil.
- He still writes novels from time to time, but not as often as he used to.
Bu eski madeni paraları ondan aldım.
- I got these old coins from her.
Kaza yüzünden karışıklık ortaya çıktı.
- Confusion arose from the accident.
Linda, babasının ani hastalığı yüzünden üniversiteden geri çağrıldı.
- Linda was called back from college by her father's sudden illness.
O bir hile ile parayı ondan aldı.
- He got the money from her by a trick.
Tom, John'un ondan ödünç para almaya çalışacağı konusunda Mary'yi uyardı.
- Tom warned Mary that John would try to borrow money from her.
Onun bisikleti bundan farklıdır.
- His bicycle is different from this one.
Bundan, Feminizmin hala gerekli olduğu sonucuna varabilirsin.
- From this you can conclude that feminism is still necessary.
Senden küçük bir yardıma ihtiyacım var.
- I need a little help from you.
Yakında senden haber almaktan müteşekkür olacağım.
- I would appreciate hearing from you soon.
He knows right from wrong.
Face away from the wall.
Muriel is living poorly off of her part-time job.
- Muriel is making a poor living from her part-time job.
The post office is not too far from here.
- The post office isn't too far from here.