O ciddi şeylerle ilgili önemsiz bir biçimde konuşmaz.
- He doesn't speak frivolously of serious things.
Bu davanın anlamsız olduğunu hissediyor musun?
- Do you feel that this lawsuit is frivolous?
Ofis için resim satın almak biraz saçma değil mi?
- Isn't buying paintings for the office a little frivolous?
One of the major cost drivers in the delivery of health care are these junk and frivolous lawsuits. —.