Okuldan sonra sık sık tenis oynarım.
- I often play tennis after school.
O, kahvaltısını sık sık orada yer.
- She often eats breakfast there.
Bugünlerde sıkça bir enerji krizinden bahsediliyor.
- We often hear about an energy crisis these days.
Yaşım hakkında sıkça yalan söylerim.
- I often lie about my age.
Alçak gönüllülük çoğunlukla kibirden daha çok yükseltir.
- Humility often gains more than pride.
Pazartesi günleri çoğunlukla okula geç kalır.
- She is often late for school on Mondays.
Zenginler çoğu kez pintidirler.
- The rich are often misers.
Çiftlik hayatından şehir hayatına geçiş çoğunlukla zordur.
- The transition from farm life to city life is often difficult.
Zenginler çoğu kez pintidirler.
- The rich are often misers.
Suç çoğu kez yoksullukla ilgilidir.
- Crime has often been related to poverty.