O, kahvaltısını sık sık orada yer.
- He often eats breakfast there.
Sık sık Londra'ya giderim.
- I often go to London.
Mutlu çocukluğumu sıkça hatırlıyorum.
- I often remember my happy childhood.
Her ne kadar sıkça eş anlamlı olarak kullanılsalar da; kibir ve gurur farklı şeylerdir.
- Vanity and pride are different things, though the words are often used synonymously.
Pazartesi günleri çoğunlukla okula geç kalır.
- She is often late for school on Mondays.
Çiftlik hayatından şehir hayatına geçiş çoğunlukla zordur.
- The transition from farm life to city life is often difficult.
Çiftlik hayatından şehir hayatına geçiş çoğunlukla zordur.
- The transition from farm life to city life is often difficult.
Alçak gönüllülük çoğunlukla kibirden daha çok yükseltir.
- Humility often gains more than pride.
Çoğu kez onun zorbalık yaptığını gördüm.
- I've often seen him bullied.
Zenginler çoğu kez pintidirler.
- The rich are often misers.