Onun kağıt uçağı narindi.
- His paper plane was fragile.
Çiçekler o kadar narin ve güzeldir ki şiirler ve metaforlar olmadan onlar hakkında konuşamazsın.
- Flowers are so fragile and so beautiful, that you can't speak about them without poetry or metaphors.
Dünya'nın iklimi kırılgandır.
- The Earth's climate is fragile.
Bunlar çok kırılgandırlar.
- These are very fragile.
Kırılabilir bu parçalar bütün risklere karşı sigortalanmalıdır.
- These fragile items must be insured against all risks.
He is a very fragile person and gets easily depressed.
... if you remove it, or tamper with it, it's really obvious. You give it a fragile housing, ...
... strong and fragile, right? ...