Tom daha sonra parkta karşılaştığı kadının Mary olduğunu anladı.
- Tom found out later that the woman he met in the park was Mary.
Tom onun Mary'nin babası olduğunu henüz anladı.
- Tom has just found out that he's Mary's father.
Sadece ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
- I'd just like to find out what happened.
Toplantımızın nerede olacağını öğrenmek istiyorum.
- I'd like to find out where our meeting will be.
Tom anglophobia'nın anlamını bilmiyordu, bu yüzden onun ne demek olduğunu bulabilmek için hızlı bir web araştırması yaptı.
- Tom didn't know the meaning of anglophobia, so he did a quick web search to see if he could find out what it meant.
Tom on üç yaşına kadar evlat edinildiğini anlamadı.
- Tom didn't find out he had been adopted until he was thirteen.
I don't know who was the twenty-first president of the United States, but it should be very easy to find out.
... WE FOUND OUT WHY HE GAVE UP SUMO AND LEFT JAPAN IN SHAME. ...
... what they found out on that landscape. ...