Henüz çadırımızı kurmak için iyi bir yer bulmadık.
- I haven't found a good place to pitch our tent yet.
Bu tip dökümhane neredeyse on beş yıldır var olmadı.
- This type foundry has not existed for almost fifteen years.
O bir dökümhanede çalışıyor.
- He works in a foundry.
Solunda bulunan aletleri kullan.
- Use the tools found at your left.
Bir uzman arabada bulunan kumaşı analiz etti.
- An expert analyzed the fabric found in the car.
Zebralar ve zürafalar bir hayvanat bahçesinde bulunurlar.
- Zebras and giraffes are found at a zoo.
Kitabı çok enteresan buldum.
- I found the book very interesting.
Tom her zaman Fuji Dağı'na çıkmak istemişti fakat şimdiye kadar, bunu yapmak için zaman bulamamıştı.
- Tom had always wanted to climb Mt. Fuji, but until now, had not found the time to do so.
O, vakıf adına araştırma yapmak için bir burs kazandı.
- He was awarded a scholarship to do research for the foundation.
Çağdaş uygarlık, bilim ve eğitim temeli üzerine dayanmaktadır.
- Modern civilization rests on a foundation of science and education.
Şehir Londra'nın batısında bulunmaktadır.
- The city is found west of London.
Tom bulunmak istemiyor.
- Tom doesn't want to be found.
Tom bulunmak istemiyordu.
- Tom didn't want to be found.
Tom bulunmak istemiyor.
- Tom doesn't want to be found.
Onun bürosunu bulmak kolaydı.
- Finding her office was easy.
Onun bürosunu bulmak kolaydı.
- Finding his office was easy.
Bill Gates, Microsoft'un kurucusudur.
- Bill Gates is the founder of Microsoft.
Üniversite kampüsünün merkezinde kurucusunun heykeli duruyor.
- In the center of the university campus stands the statue of the founder.
Tom Boston'a taşınmak zorunda olduğunu anladı.
- Tom just found out that he has to move to Boston.
Babamın biyolojik babam olmadığını kesinlikle anladım.
- I just found out that my dad is not my biological father.
Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
- After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.
Christopher Columbus, ün bulmadı. Christopher Columbus'u bulan ündü.
- Christopher Columbus did not find fame. It was fame who found Christopher Columbus.
Budizm Hintli Şakyamuni tarafından kurulmuş bir dindir.
- Buddhism is a religion founded by the Indian Shakyamuni.
Taoizm bugünkü Henan ilinde M.Ö. 604'te doğmuş bir pir olan Laozi'nin öğretileri üzerine kurulmuştur.
- Taoism was founded on the teachings of Laozi, a sage born in 604 B.C. in present-day Henan Province.
Şehir 573'te kuruldu.
- The city was founded in 573.
Okulumuz 1990'da kuruldu.
- Our school was founded in 1990.
O eski kitap gerçek bir keşiftir.
- That old book is a real find.
Sonuçta herkesin öğreneceğini sen her zaman biliyordun.
- You've always known that eventually everyone would find out.
Sonunda gerçekten tatmin edici bir sonuç bulmak mümkündü.
- Eventually it was possible to find a really satisfactory solution.
Mutluluğu aramak seni sadece mutsuz eder.
- Trying to find happiness only makes you unhappy.
Tom anahtarlarını aramak için üç saatten fazla harcadı ama onları hâlâ bulamadı.
- Tom spent over three hours looking for his keys, but still couldn't find them.
Bütün yolu sadece onun evden uzakta olduğunu anlamak için yürüdüm.
- I went all the way to see her only to find her away from home.
Onun ne söylediğini anlamakta zorlanıyorum.
- I find it difficult to understand what he is saying.
Sami'nin, çocuklarına bakmak için bir iş bulması gerekiyordu.
- Sami needed to find a job to support his children.
Nagoya çevresinde birinin yolunu bulması çok basittir. Tek yapmanız gereken işaretlere bakmak.
- Finding one's way around Nagoya is very simple. All you do is look at the signs.
Bu sözcük, listede bulunmadı.
- This word is not found in the list.
Çoğu bilim adamı, onun bulgusunun birazını düşünür.
- Most scientists think little of his finding.
Bu önemli bir bulgudur.
- This is a significant finding.
Kahve bir kızın ilk buluşmasındaki öpücük kadar sıcak, o gece kızın kucağı kadar yumuşak ve annesinin kızı bulduğu zaman ettiği küfürler kadar siyah olmalıdır.
- The coffee has got to be as hot as a girl's kiss on the first date, as sweet as those nights in her arms, and as dark as the curse of her mother when she finds out.
Onun görünümünü çekici bulurum.
- I find her appearance attractive.
En yakın mağazayı nerede bulabilirsin?
- Where can you find the closest store?
I heard that footprints of an abominable snowman have been discovered in the Himalayas.
- I heard that footprints of an abominable snowman were found in the Himalayan mountains.
Tom discovered that life on the road wasn't as easy as he thought it would be.
- Tom found out that life on the road wasn't as easy as he thought it would be.
I find your argument unsatisfactory.
I found my car keys -- they were under the couch.
The jury finds for the defendant.
She offered a well-founded hypothesis.
Well, if you can't find your glasses then go to lost and found and ask if anyone turned them in.
... I found that the mind can not only heal the body, the mind ...
... nuclear program. Iran continually has been found in violation of--of various obligations ...