Adamlar ileri doğru yürümeye başladılar.
- The men began to march forward.
Bir adım ileriye ilerle.
- Move forward one step.
Hayat sadece geriye doğru anlaşılabilir ama ileriye doğru yaşanmalıdır.
- Life can only be understood backwards, but it must be lived forwards.
Jessie küçük eşeği ileriye doğru sürdü.
- Jessie urged the little donkey forward.
Yaşlı adam öne doğru eğildi ve karısına yumuşak bir sesle sordu.
- The old man leaned forward and asked his wife with a soft voice.
O, öne doğru bir adım attı.
- He took a step forward.
Lütfen postamı bu adrese gönderin.
- Please forward my mail to this address.
Lütfen incelemesi için belgeyi idari ofise gönderin.
- Please forward the document to the administrative office for review.
Arabayı geriye doğru park etmek neden ileriye doğru park etmekten daha kolaydır?
- Why is it easier to park the car backwards than forwards?
Jessie küçük eşeği ileriye doğru sürdü.
- Jessie urged the little donkey forward.
Forvet oyuncusu gol attı.
- The forward kicked a goal.
Bu, ileriye yönelik büyük bir adımdır.
- This is a big step forward.
O, öne doğru bir adım attı.
- He took a step forward.
Eğer en iyi ayağınızı öne koyarsanız, başarılı olursunuz.
- If you put your best foot forward, you will succeed.
The bus driver told everyone standing up to move forward.
I'll be glad to forward your mail to you while you're gone.
The fire was confined to the forward portion of the store.
I thought his suggestion that we move in together was rather forward.