Fadıl bir şeylerin çok yanlış olduğunu biliyordu.
- Fadil knew that something was terribly wrong.
Tom Fransızca öğrenmekle çok fazla ilgileniyor gibi gözükmüyor.
- Tom didn't seem terribly interested in learning French.
Bu sabah son derece sıcaktır.
- It is terribly hot this morning.
Çorba son derece sıcak.
- The soup is terribly hot.
Bundan korkunç bir şekilde utanıyorum.
- I'm terribly ashamed of this.
O korkunç bir şekilde yanlış olurdu.
- That would be terribly wrong.
Benim yavru köpeğim öldü ve ben berbat bir şekilde üzgünüm.
- My puppy died, and I'm terribly upset.
Tom'a berbat bir şekilde muamele edilmişti.
- Tom was treated terribly.
Bu hafta her ikimiz için de aşırı yoğundu.
- This week has been terribly busy for both of us.
Aşırı derecede pahalı.
- It's terribly expensive.