formerly; once, but no longer; thus forming the imperfect tense

listen to the pronunciation of formerly; once, but no longer; thus forming the imperfect tense
İngilizce - Türkçe

formerly; once, but no longer; thus forming the imperfect tense teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

used to
alışkın olmak
used to
öğür
used to
-ardı
used to
alışık olmak
used to
yapardı

O, arkadaşlarına karşı zorbalık yapardı. - He used to bully his friends.

Büyükbabam kendisi için mobilya yapardı. - My grandfather used to make furniture for himself.

used to
kullan

Benim Japon öğretmenim fiil çekimlerini hatırlamamıza yardımcı olan bir şarkı kullanırdı. Hiç kimse gerçekten birlikte söylemezdi. - My Japanese teacher used to use a song to help us remember verb conjugations. No one really sang along.

Twitter'ı kullanırdım, fakat sonra onu sıkıcı biraz buldum, bu yüzden onu kullanmayı durdurdum. - I used to use Twitter, but then found it a bit boring, so I stopped using it.

used to
ederdi

Tom, Boston'dan nefret ederdi. - Tom used to hate Boston.

O, ondan nefret ederdi. - She used to hate him.

used to
geçmiş zamanda yapılan
used to
alışık

Askerler tehlikeye alışıktırlar. - Soldiers are used to danger.

Bu ısıya alışık değilim. - I'm not used to this heat.

used to
alışkın

Erken kalkmaya alışkınım. - I'm used to getting up early.

Erken kalkmaya alışkınım. - I'm used to keeping early hours.

İngilizce - İngilizce
used to

I used to know a guy from the UK who pronounced mother without the r.

formerly; once, but no longer; thus forming the imperfect tense