formerly; once, but no longer; thus forming the imperfect tense

listen to the pronunciation of formerly; once, but no longer; thus forming the imperfect tense
İngilizce - Türkçe

formerly; once, but no longer; thus forming the imperfect tense teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

used to
alışkın olmak
used to
öğür
used to
-ardı
used to
alışık olmak
used to
yapardı

O nehir boyunca sık sık yürüyüş yapardım. - I used to often take walks along that river.

Bir üniversite öğrencisi iken öyle yapardın. - You used to do so when you were a university student.

used to
kullan

Twitter'ı kullanırdım, fakat sonra onu sıkıcı biraz buldum, bu yüzden onu kullanmayı durdurdum. - I used to use Twitter, but then found it a bit boring, so I stopped using it.

O, onun makaleyi yazmak için kullandığı bilgisayardır. - That's the computer he used to write the article.

used to
ederdi

Robert hafta sonlarında dükkânda babasına yardım ederdi. - Robert used to help his father in the store on weekends.

Tom, Boston'dan nefret ederdi. - Tom used to hate Boston.

used to
geçmiş zamanda yapılan
used to
alışık

Bu ısıya alışık değilim. - I'm not used to this heat.

Bay Kaifu halka açık konuşmalar yapmaya alışıktır. - Mr Kaifu is used to making speeches in public.

used to
alışkın

Ne zaman yatmaya alışkınsın? - What time are you used to going to bed?

O uzun mesafe yürümeye alışkın. - He is used to walking long distances.

İngilizce - İngilizce
used to

I used to know a guy from the UK who pronounced mother without the r.

formerly; once, but no longer; thus forming the imperfect tense