Balığın ve etin besin değerleri yüksek ama ikincisi öncekine göre daha pahalıdır.
- Fish and meat are both nourishing, but the latter is more expensive than the former.
Tom Mary'nin önceki eşidir.
- Tom is Mary's former husband.
Geçen gün kentte eski komşuma rastladım.
- The other day I met my former neighbour in the city.
Geçmişte insanlar sihirli güçler kazanmak için kendilerini şeytana satarlardı. Şimdilerde bu güçleri bilimden kazanıyorlar ve kendilerini şeytanlaşmak zorunda buluyorlar.
- In former days, men sold themselves to the Devil to acquire magical powers. Nowadays they acquire those powers from science, and find themselves compelled to become devils.
Filmin ilk yarısı sıkıcıydı.
- The former half of the film was dull.
Sadece iki şey sonsuzdur, evren ve insanoğlunun aptallığı, ve ben ilkinden emin değilim.
- Only two things are infinite, the universe and human stupidity, and I'm not sure about the former.
Lincoln eski siyasi rakibini karşıladı.
- Lincoln greeted his former political rival.
Eski öğrenciyle tokalaştım.
- I shook hands with the former student.
Sağlık zenginliğin üstündedir, zira birincisi ikincisinden daha önemlidir.
- Health is above wealth, for the former is more important than the latter.
Joan ve Jane kız kardeş. Birincisi bir piyanisttir.
- Joan and Jane are sisters. The former is a pianist.
Eskiden bu kent güzeldi.
- Formerly, this city was beautiful.
Tom eskiden bir banka katibiydi.
- Tom was formerly a bank clerk.
Sevgi paranın üstündedir. Sonraki önceki kadar çok mutluluk veremez.
- Love is above money. The latter can't give as much happiness as the former.
Hem balık hem de et besleyici fakat sonraki öncekinden daha pahalı.
- Fish and meat are both nourishing, but the latter is more expensive than the former.
The brick arch was built using a wooden former.
Dave was the former of the company.
Sixth-former.
... after having lost its former glory ...
... and presentation and complementarity and other things are actually a former ...