Kıtalar yaklaşık 250 milyon yıl önce Pangea adında bir süper kıtayı oluşturmak için bir araya geldiler.
- About 250 million years ago, the continents came together to form a supercontinent called Pangea.
Bir kabine oluşturmak zordur.
- Forming a cabinet is difficult.
Yüzmek bir egzersiz biçimidir.
- Swimming is a form of exercise.
Sevmek ve sevilmek, bunlar mutluluğun büyük biçimleridir.
- To love and to be loved, these are the biggest forms of happiness.
Oradan bir şekil ortaya çıktı.
- A form appeared from over there.
Karanlıkta bir şekil belirdi.
- A form appeared in the darkness.
Davranış vaazın en yüksek biçimidir.
- Behaviour is the highest form of preaching.
Resmi savaş beyanları 1942 yılından bu yana ABD tarzı değildir.
- Formal declarations of war haven't been the United States's style since 1942.
Karakteristik demokrasi, ülke yönetiminin bir şeklidir.
- Representative democracy is one form of government.
Tom eski bir vücut geliştirmeci.
- Tom is a former bodybuilder.
Düz bir sıra oluşturun.
- Form a straight line!
Bu bir başkaldırı yöntemidir.
- It's a form of rebellion.
Resmi bir işlem yapılmadı.
- No formal action was taken.
Başvuru formuna fotoğrafınızı yapıştırmanız önemlidir.
- It is important that you attach your photo to the application form.
Bizim bedenimiz dört elementten oluşur: toprak, ateş, su ve hava.
- Our body was formed out of four elements: earth, fire, water, and air.
Tom bizim bu formları doldurmamıza yardımcı olmak için buraya geldi.
- Tom came here to help us fill out these forms.
Çok resmî olmak zorunda değilsin.
- You don't have to be so formal.
Ulaşımın hangi türünü kullandın?
- What form of transportation did you use?
Bütün hayvan türleri yaşamak için içgüdüsel dürtüye sahiptir.
- All forms of life have an instinctive urge to survive.
Bu formları doldurarak bütün sabahı harcadım.
- I spent the entire morning filling out these forms.
Lütfen Tom'a buraya gelmesini ve bu formları doldurmamız için bize yardım etmesini rica et.
- Please ask Tom to come here and help us fill out these forms.
Ben bir iş bulduktan sonra bile hala bir çeşit müziğe devam etmek isteyeceğimi düşünüyorum.
- Even after I get a job, I think I'll still want to continue some form of music.
Sami'de bir çeşit paranoyak şizofreni vardı.
- Sami had some form of paranoid schizophrenia.
İki arkadaş derin bir arkadaşlık bağı oluşturdular.
- The two friends have formed a deep bond of friendship.
Sözlüklerini kullanma alışkanlığı oluşturmaya gayret etmelisin.
- You should try to form the habit of using your dictionaries.
Orthodontist should consider formability or ease of manipulation factors in assemblance of the appliance.
O, hastalığından sonra, eski halinin sadece bir gölgesidir.
- After her sickness, she's only a shadow of her former self.
'person''ın çoğul hali 'people''dır, 'persons' değildir.
- The plural form of 'person' is 'people', not 'persons'.
Düz bir sıra oluşturun.
- Form a straight line!
Biçim geçici, sınıf kalıcıdır.
- Form is temporary, class is permanent.
On beş yıl önceki mezuniyetten beri eski sınıf arkadaşlarımla hiç karşılaşmadım.
- Since graduation fifteen years ago I have never run into my former classmates.
O bir göz biçiminde gizemli tılsıma sahiptir.
- He has a mysterious talisman in the form of an eye.
O, o ülke ile ittifak kurmamızı savundu.
- He argued for our forming the alliance with that nation.
O, kadınlarla ilişki kurmada hızlıdır.
- He's quick in forming relationships with women.
Lütfen Tom'a buraya gelmesini ve bu formları doldurmamız için bize yardım etmesini rica et.
- Please ask Tom to come here and help us fill out these forms.
Tom bizim bu formları doldurmamıza yardımcı olmak için buraya geldi.
- Tom came here to help us fill out these forms.
From the sixth form will come the scholars and the administrators.
Throughout this chapter we will work with a form in a new project.
The Egyptians therefore in their hieroglyphics expressed a melancholy man by a hare sitting in her form, as being a most timorous and solitary creature.
Insects form the biggest family group in nature's kingdom, and also the oldest.
The prefect grabbed me by the shoulders and steered me down a passageway, and down another and finally through a door that led into a long, low dining-room crowded with loudly breakfasting boys sitting on long, shiny oak forms, as benches used to be called.
By adding -ness, you can form a noun from an adjective.
Jim has form..
What do you do to stay in shape?
- Formda kalmak için ne yaparsın.
I'm not in good shape now.
- Şu an formda değilim.
An athlete must keep in good condition.
- Bir atlet formda olmalıdır.
Physical fitness requires time and dedication.
- Fiziksel form zaman ve özveri gerektirir.
Please ask Tom to come here and help us fill out these forms.
- Lütfen Tom'a buraya gelmesini ve bu formları doldurmamız için bize yardım etmesini rica et.
Tom has to fill out these forms.
- Tom bu formları doldurmak zorunda.
Some people stay trim even without going to a gym.
- Bazı insanlar bir spor salonuna gitmeden bile formunda kalırlar.
Tom has to fill out these forms.
- Tom bu formları doldurmak zorunda.
Please ask Tom to come here and help us fill out these forms.
- Lütfen Tom'a buraya gelmesini ve bu formları doldurmamız için bize yardım etmesini rica et.
... that may be subject to an ugliness of a new form of ...
... two universes collide, it can form another universe. When a universe splits in half, ...