formülleştirmek

listen to the pronunciation of formülleştirmek
Türkçe - İngilizce
{f} formulate
come up with (an idea, plan, explanation, theory, or priciple) after a mental effort; "excogitate a way to measure the speed of light"
If you formulate a thought, opinion, or idea, you express it or describe it using particular words. I was impressed by the way he could formulate his ideas. = articulate
To reduce to, or express in, a formula; to put in a clear and definite form of statement or expression
put into words or an expression; "He formulated his concerns to the board of trustees"
prepare according to a formula
elaborate, as of theories and hypotheses; "Could you develop the ideas in your thesis"
{f} devise, conceive; develop, plan; express in a formula
If you formulate something such as a plan or proposal, you invent it, thinking about the details carefully. Little by little, he formulated his plan for escape. = devise
formül
{i} formula

I don't find a formula. - Ben bir formül bulmuyorum.

I formulated it wrongly. - Onu yanlış şekilde formüle ettim.

formül
notation
formül
agreed solution, formula
formül
formula for a petition or a legal document
formülleştirme
formulation
Türkçe - Türkçe
Formül durumuna getirmek
formül
Kalıplaşmış, basmakalıp anlatım
formül
Bir belgenin yazılacağı biçimi ve ona özgü olan deyimi gösteren örnek
formül
Bir veya birçok niceliğe bağlı bulunan bir niceliğin hesaplanmasına yarayan cebirsel anlatım
formül
Bir belgenin yazılacağı biçimi ve ona özgü olan deyimi gösteren örnek: "Cevap formülü son derece basit idi."- F. R. Atay. Çıkar yol, tutulan yol, yöntem: "Her yerde yapılabilen bir şey, yalnız formülleri, şekilleri değişir."- A. Gündüz
formül
Genel bir olguyu, bir kuralı veya ilkeyi açıklayan simgeler takımı
formül
Birleşik bir cismin birleşimine giren maddeleri ve bunların o birleşik maddedeki oranlarını gösteren kısaltma takımı
formül
Çıkar yol, tutulan yol, yöntem
formülleştirme
Formülleştirmek işi
formülleştirmek