Kusura bakmayın ama bozuk param yok.
- Forgive me, but I have no change.
Affedersiniz hanımefendi, önünüzde böyle ağlıyor olmaktan utandım ama gözyaşlarıma hakim olamıyorum.
- Pardon me, madam, I'm ashamed to be crying like this in front of you, but I can't hold my tears.
Affedersiniz, Bu yerin isme ne?
- Pardon me, what's the name of this place?
Geç kaldığım için bağışlayın.
- Pardon me for coming late.
Afedersiniz, İngilizce konuşur musunuz?
- Pardon me, do you speak English?
Afedersiniz, tuvaletiniz nerede?
- Pardon me, where is your restroom?