foreign, with the connotation of excitingly foreign

İngilizce - Türkçe

foreign, with the connotation of excitingly foreign teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

İlgili Terimler

exotic

{s} egzotik

Gürültüden uzak olarak, gölün önündeki egzotik bitkilerin yanında oturabilirsin. - You can sit by the exotic plants in front of the lake, away from the noise.

Onun egzotik parfümünün hoş bir kokusu var. - Her exotic perfume has a subtle scent.

exotic

(Tıp) Başka memleketin özelliklerini taşıyan, yabancı, alışılmamış, egzotik

exotic

yabancıl

exotic

(Jeoloji) havza dışından gelen

exotic

yabancı malı

exotic

ilginç

exotic

çekici

exotic

dışarıdan gelme

exotic

{s} başka iklime ait

exotic

ekzotik (yabancı, havza dışından kaynaklanan/gelen)

exotic

{s} yabancı

exotic

exoticism dışarımalı

exotic

dikkati çeken

exotic

ekzotik

exotic

{s} acayip

exotic

{s} garip

İngilizce - İngilizce

foreign, with the connotation of excitingly foreign teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

exotic

exotic appearance.

Heceleme

foreign, with the con·no·ta·tion of ex·ci·ting·ly for·eign