Onun dışarı çıkması yasaklandı.
- She is forbidden to go out.
Avcılık oyunu bu huzurlu vahşi doğada yasaklanmıştır.
- Hunting game is forbidden in this tranquil wilderness.
Bu alanda sigara içmek yasaktır.
- Smoking is forbidden in this area.
Onun dışarı çıkması yasaklandı.
- She is forbidden to go out.
Avcılık oyunu bu huzurlu vahşi doğada yasaklanmıştır.
- Hunting game is forbidden in this tranquil wilderness.
Şu andan itibaren ağlamak yasaklanmıştır.
- From this moment on it is forbidden to cry.
Ebeveynlerim Tom'u görmemi yasakladı.
- My parents forbade me from seeing Tom.
Annesi ona yasaklamasına rağmen çocuk pencereyi açıyor.
- The child is opening the window even though his mother forbade him to.
Onun dışarı çıkması yasaklandı.
- She is forbidden to go out.
Avcılık oyunu bu huzurlu vahşi doğada yasaklanmıştır.
- Hunting game is forbidden in this tranquil wilderness.
Yatakta sigara içmeyi yasaklayan çok sıkı bir kural var.
- There is a very strict rule forbidding smoking in bed.
the Mole recollected that animal-etiquette forbade any sort of comment on the sudden disappearance of one's friends at any moment, for any reason or no reason whatever.
This kind of immediate control structure we take to be characteristic of the tribe, and it leads to a rather rigid type of system in which 'every action not mandatory is forbidden'.
And if my parents should ever find out. Heaven forbid!.