Bu saati ücretsiz alabilirsin.
- You can have this watch for nothing.
Ücretsiz bir şey alamazsın.
- You can't get anything for nothing.
Ben onu boş yere aldım.
- I got it for nothing.
O, kitabı boş yere aldı.
- He got the book for nothing.
Bir şeyi asla bedava alamazsın.
- You never get something for nothing.
O, bileti bedava aldı.
- She got the ticket for nothing.
Bütün çabalarım boşa gitti.
- All my pains went for nothing.
Yandaki bayan artık onu istemediği için biz bu sandalyeyi boşuna aldık.
- We got this chair for nothing because the lady next door didn't want it anymore.
Bu metni boşuna çevirdim.
- I translated this text for nothing.