Sağlık ve lezzet için!
- For health and pleasure!
Sporu rekabet için değil zevk için yapıyorum.
- I like to play sport for fun not for competition.
Çünkü dün uzun bir süre çalıştım.
- Because I studied for a long time yesterday.
Jim kızgın çünkü sinema randevusu gerçekleşmedi ve yağmurda onu bekleyerek bir saat geçirdi.
- Jim's angry because his date for the movie stood him up and he wasted an hour waiting for her in the rain.
O, iş için doğru kişidir.
- He is the proper person for the job.
Güneş batarken, hepimiz eve doğru hareket ettik.
- The sun having set, we all started for home.
Claude; sınıfımda klorofil dolayısıyla yeşil tenli olan ototrofik bir çocuk, ayın ormanlaşmasını hayal ediyor.
- Claude, an autotropic boy in my class whose skin is green due to chlorophyll, dreams of foresting the moon.
Okula yakın yaşadığımdan dolayı,öğle yemeği için eve geliyorum.
- Because I live near the school, I come home for lunch.
Bu giysinin içinde tıpkı bir sporcu gibi görünüyorum fakat gerçek şu ki hiç spor yapmam.
- I look for all the world like an athlete in this outfit, but the truth is I don't do any sports at all.
İki saat süresince karın içinde otobüsü bekledim.
- I waited for the bus in the snow as long as two hours.
Bu yer yüzmek için elverişli.
- The place is convenient for swimming.
O, resim eğitimi amacıyla Paris'e gitmeye karar verdi.
- He decided to go to Paris for the purpose of studying painting.
Çok sayıda öğrenci müzik eğitimi yapmak amacıyla Avrupa'ya gider.
- Many students go to Europe for the purpose of studying music.
Senin için onun yoluna gireceğini umuyorum, Tom.
- I hope it works out for you, Tom.
Onlar uzun süredir burada yaşıyor.
- They have lived here for a long time.
Bir süredir onunla ilgili bir şey görmedim.
- I haven't seen anything of him for some time.
Alkollü araba sürme için kan alkol limiti Teksas'ta .08 dir.
- The blood alcohol limit for drunken driving is .08 percent in Texas.
Dirsek kol ve önkol arasında eklemdir.
- The elbow is the joint between the arm and forearm.
Dünyada yapacak en zor şeylerden biri affetmektir.
- One of the toughest things in the world to do is forgive.
Su olmasaydı, dünyada hayat olmazdı.
- If it were not for water, there would be no life on the earth.
Acemi bir muhabir olarak görevini iyi yapıyorsun.
- You are doing well for a cub reporter.
İzlandaca bir cümlenin İngilizce bir çevirisi varsa ve İngilizce cümlenin Svahilice bir çevirisi varsa, daha sonra bu, dolaylı olarak İzlandaca cümle için Svahilice bir çeviri sağlayacaktır.
- If an Icelandic sentence has a translation in English, and the English sentence has a translation in Swahili, then indirectly, this will provide a Swahili translation for the Icelandic sentence.
Benim aradığım budur! diye haykırdı.
- This is what I was looking for! he exclaimed.
Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur.
- In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.
Tom Mary ile çalışmaya başladığından beri üç yıl oldu.
- It's been three years since Tom started working for Mary.
O Amerika'ya gittiğinden beri ondan haber almadım.
- I have not heard from him since he left for America.
Sevmek ve sevilmek, bunlar mutluluğun büyük biçimleridir.
- To love and to be loved, these are the biggest forms of happiness.
Tom uzun süredir Mary'yi sevmektedir.
- Tom has loved Mary for a long time.
Bunun için onu ne kadar övsek azdır.
- We cannot praise him highly enough for this.
Bunun için özür dilerim.
- I apologize for this.
Yardımın için sana çok fazla teşekkür edemeyiz.
- We cannot thank you too much for your help.
Senin hataların bile sana olan saygımı azaltmaz ve arkadaşlıkta önemli olan budur.
- Even your faults do not lessen my respect for you, and in friendship this is what counts.
Yardımınız için size çok minnettarım.
- I'm very grateful to you for your help.
Karar vermek size kalmış.
- That's for you to decide.
Senin için akşam yemeği pişireyim mi?
- Shall I cook dinner for you?
İşte senin için bir mektup.
- Here is a letter for you.
Onun yardımı karşılığında ona bir içki ısmarladım.
- I bought him a drink in return for his help.
Onun nezaketinin karşılığında ona bir hediye verdim.
- I gave her a present in return for her kindness.
O, cinayet yüzünden hapse atılmıştır.
- He was framed for murder.
O, iki yanlış başlama yüzünden yarıştan diskalifiye edildi.
- She was disqualified from the race for two false starts.
Sağlık sorunları nedeniyle okulu bıraktı.
- She quit school for health reasons.
Aramızda kalsın, o rüşvet nedeniyle görevden alındı .
- Between ourselves, he was dismissed for bribery.
Kitabı masaya geri koysan iyi olur, zira sahibi oraya geri dönecek.
- You had better put the book back on the desk, for the owner will come back there.
Sağlık zenginliğin üstündedir, zira zenginlik bize sağlık kadar çok mutluluk vermiyor.
- Health is above wealth, for this does not give us so much happiness as that.
ABD'de, insanların nakit ödeme yerine bir çek yazmaları yaygındır.
- In the U.S., it is common for people to write a check instead of paying cash.
Tom uzaktayken onun yerine kim çalışacak?
- Who will fill in for Tom when he is away?
Sağlığım uğruna işimi bırakacağım.
- I'll quit my job for the sake of my health.
Kadın onu başka bir erkek uğruna terk etti.
- She left him for another man.
Onun için ne kadar ödedin?
- How much did you pay for him?
Her kim geç kalkarsa, onun için, yeterli ekmek olmayabilir.
- One who wakes up late, for him, there may not be enough bread.
Bu kitabı okumak benim için kolay.
- It is easy for me to read this book.
Bu benim için çok zordu.
- This is too difficult for me.
Bereket versin ki, yolda fırtınayla karşılaşmadılar.
- Fortunately they had no storms on the way.
Beni istasyonda karşılamayı unutma.
- Do not forget to meet me at the station.
Bu gemi okyanus yolculuğu için uygun değil.
- This ship is not fit for an ocean voyage.
Onun görev için uygunluğundan hiç kimsenin kuşkusu yok.
- No one doubts her fitness for the post.
Tom adına çok mutluyum.
- I'm very happy for Tom.
O, onun adına konuştu.
- She spoke up for him.
Tüm hatalarına rağmen, o iyi bir adam.
- For all his faults, he is a good fellow.
Hatalarına rağmen onu daha çok seviyorum.
- I like him the better for his faults.
Onun kız yeğeni çekici ve yaşına göre olgundur.
- His niece is attractive and mature for her age.
Onun görev için uygunluğundan hiç kimsenin kuşkusu yok.
- No one doubts her fitness for the post.
Dikkatsizliği sebebiyle kendinden utanıyordu.
- She was ashamed of herself for her carelessness.
Sonuçta, o şiddet suçu sebebiyle beş yıl hapis yatmıştı.
- Eventually, he was sentenced to five years in prison for the violent crime.
What did he ask you for?.
UK He looks better for having lost weight.
Because of these trees, he can't see the forest.
- He can't see the forest for the trees.
My nephew was excused because of his youth.
- Because my nephew was still young, he was forgiven.
All I want is for you to be happy. (=All I want is that you be happy.).
He was headed for the door when he remembered.
I will stand in for him.
He lost his job, for he got into trouble.
Some learned writers have compared a Scorpion to an Epigram, because as the sting of the Scorpion lies in the tail, so the force and virtue of an epigram is in the conclusion.
- Some learned writers have compared a Scorpion to an Epigram, because as the sting of the Scorpion lyeth in the tayl, so the force and virtue of an epigram is in the conclusion.
She won't leave the room, because she doesn't want to catch another cold.
- She doesn't dare leave the room for fear she should catch cold.
I'm looking for my friend.
Mr. Joseph Blenkinshaw was perhaps not worth quite so much as was reported; but for all that he was a very wealthy man.
run for it.
The teacher said: Above all, what is necessary for success is perseverance.
- The teacher said: What is necessary for success, above all, is perseverance.
You are the very person I have been looking for.
- You're the very person I've been looking for.