Bu oda uyumak için uygun değil.
- This room is not suitable for sleeping.
Sporu rekabet için değil zevk için yapıyorum.
- I like to play sport for fun not for competition.
Mutlu olmaya karar verdim çünkü sağlığım için iyi.
- I decided to be happy because it's good for my health.
Biz binayı satmak zorunda kaldık çünkü onu zararda işlettik.
- We had to sell the building because for years we operated it in the red.
Güneş batarken, hepimiz eve doğru hareket ettik.
- The sun having set, we all started for home.
Eğer yapmadığım bir şey için ailem beni cezalandırdıysa , onlara doğruları söylerdim ve benim masumiyetle ilgili onları ikna etmeye çalışırdım.
- If my parents punished me for something I didn't do, I would tell them the truth and try to convince them of my innocence.
Okula yakın yaşadığımdan dolayı,öğle yemeği için eve geliyorum.
- Because I live near the school, I come home for lunch.
Lütfen geç geldiğimden dolayı beni affet.
- Please pardon me for coming late.
Bu giysinin içinde tıpkı bir sporcu gibi görünüyorum fakat gerçek şu ki hiç spor yapmam.
- I look for all the world like an athlete in this outfit, but the truth is I don't do any sports at all.
İki saat süresince karın içinde otobüsü bekledim.
- I waited for the bus in the snow as long as two hours.
Bu yer yüzmek için elverişli.
- The place is convenient for swimming.
O müzik eğitimi amacıyla Avusturya'ya gitti.
- He went to Austria for the purpose of studying music.
Çok sayıda öğrenci müzik eğitimi yapmak amacıyla Avrupa'ya gider.
- Many students go to Europe for the purpose of studying music.
Senin için onun yoluna gireceğini umuyorum, Tom.
- I hope it works out for you, Tom.
Bir aydan kısa bir süredir Çin'de bulunuyorum.
- I've been in China for less than a month.
Onlar uzun süredir burada yaşıyor.
- They have lived here for a long time.
Alkollü araba sürme için kan alkol limiti Teksas'ta .08 dir.
- The blood alcohol limit for drunken driving is .08 percent in Texas.
Dirsek kol ve önkol arasında eklemdir.
- The elbow is the joint between the arm and forearm.
Biz hepimiz dünyada barış için özlem duyuyoruz.
- We are all longing for peace in the world.
Dünyada yapacak en zor şeylerden biri affetmektir.
- One of the toughest things in the world to do is forgive.
Acemi bir muhabir olarak görevini iyi yapıyorsun.
- You are doing well for a cub reporter.
Sınavda başarısız olarak hakettiğin cezayı gördün,sınava hiç çalışmadın.
- It serves you right that you failed your exam. You didn't study for it at all.
Randevuya zamanında yetişeyim diye taksiye bindim.
- I took a taxi so that I would be in time for the appointment.
Kilo alacağı korkusuyla diyet yapıyor.
- She is on a diet for fear that she will put on weight.
Tom Mary ile çalışmaya başladığından beri üç yıl oldu.
- It's been three years since Tom started working for Mary.
O Amerika'ya gittiğinden beri ondan haber almadım.
- I have not heard from him since he left for America.
Sevmek ve sevilmek, bunlar mutluluğun büyük biçimleridir.
- To love and to be loved, these are the biggest forms of happiness.
Tom uzun süredir Mary'yi sevmektedir.
- Tom has loved Mary for a long time.
Bunun için özür dilerim.
- I apologize for this.
Bunun için tüm sorumluluğu kabul edeceğim.
- I will accept full responsibility for this.
Senin hataların bile sana olan saygımı azaltmaz ve arkadaşlıkta önemli olan budur.
- Even your faults do not lessen my respect for you, and in friendship this is what counts.
Her şeyden önce, konukseverliğin için sana teşekkür etmek istiyorum.
- First of all, I would like to thank you for your hospitality.
İyiliğiniz için size minnettarım.
- I am grateful to you for your kindness.
Karar vermek size kalmış.
- That's for you to decide.
Bunu senin için yapıyorum.
- I'm doing it for you.
Senin için akşam yemeği pişireyim mi?
- Shall I cook dinner for you?
Tom yaptığı bütün iş karşılığında ne alıyor?
- What does Tom get in return for all the work he's done?
Onun yardımı karşılığında ona bir içki ısmarladım.
- I bought him a drink in return for his help.
O, iki yanlış başlama yüzünden yarıştan diskalifiye edildi.
- She was disqualified from the race for two false starts.
Yer yokluğu yüzünden bu sorunu atlamak zorunda kaldım.
- I had to leave out this problem for lack of space.
Sağlık sorunları nedeniyle okulu bıraktı.
- She quit school for health reasons.
Ben, bir trafik sıkışıklığı nedeniyle toplantıya geç kaldım.
- I was late for the meeting because of a traffic jam.
Sağlık zenginliğin üstündedir, zira zenginlik bize sağlık kadar çok mutluluk vermiyor.
- Health is above wealth, for this does not give us so much happiness as that.
Sağlık zenginliğin üstündedir, zira birincisi ikincisinden daha önemlidir.
- Health is above wealth, for the former is more important than the latter.
Yabancı ürünler yerine yerli ürünler almayı için tercih ederim.
- I prefer to buy domestic rather than foreign products.
Tom uzaktayken onun yerine kim çalışacak?
- Who will fill in for Tom when he is away?
Sigarayı bırakmak kolay değildir, fakat sağlığının uğruna bırakmalısın.
- To give up smoking is not easy, but you should for the sake of your health.
Sağlığım uğruna işimi bırakacağım.
- I'll quit my job for the sake of my health.
Bay White onun için mahkemeye çıktı.
- Mr White appeared for him in court.
Onun için bir gömlek satın aldı.
- She bought a shirt for him.
Bu benim için çok zordu.
- It's too hard for me.
Bu benim için çok zordu.
- This is very difficult for me.
Beni istasyonda karşılamayı unutma.
- Do not forget to meet me at the station.
Bereket versin ki, yolda fırtınayla karşılaşmadılar.
- Fortunately they had no storms on the way.
Bu oda uyumak için uygun değil.
- This room is not suitable for sleeping.
Bu gemi okyanus yolculuğu için uygun değil.
- This ship is not fit for an ocean voyage.
Tom adına çok mutluyum.
- I'm very happy for Tom.
Babasının adına toplantıya katıldı.
- He attended the meeting for his father.
Bütün servetine rağmen hâlâ mutsuzdu.
- For all his wealth, he was still unhappy.
Çin halkının yaşamı şimdi gittikçe iyileşmesine rağmen, gelişme için hâlâ bir neden vardır.
- Although the life of Chinese people is getting better and better now, there is still room for improvement.
Onun görev için uygunluğundan hiç kimsenin kuşkusu yok.
- No one doubts her fitness for the post.
Acemi bir muhabir olarak görevini iyi yapıyorsun.
- You are doing well for a cub reporter.
Dikkatsizliği sebebiyle kendinden utanıyordu.
- She was ashamed of herself for her carelessness.
Son zamanlardaki olaylar sebebiyle, kendimi işime vermem tamamen imkansız.
- Due to recent events, it is completely impossible for me to focus on my work.
What did he ask you for?.
UK He looks better for having lost weight.
My nephew was excused because of his youth.
- Because my nephew was still young, he was forgiven.
Because of these trees, he can't see the forest.
- He can't see the forest for the trees.
All I want is for you to be happy. (=All I want is that you be happy.).
He was headed for the door when he remembered.
I will stand in for him.
He lost his job, for he got into trouble.
She won't leave the room, because she doesn't want to catch another cold.
- She doesn't dare leave the room for fear she should catch cold.
Some learned writers have compared a Scorpion to an Epigram, because as the sting of the Scorpion lies in the tail, so the force and virtue of an epigram is in the conclusion.
- Some learned writers have compared a Scorpion to an Epigram, because as the sting of the Scorpion lyeth in the tayl, so the force and virtue of an epigram is in the conclusion.
I'm looking for my friend.
Mr. Joseph Blenkinshaw was perhaps not worth quite so much as was reported; but for all that he was a very wealthy man.
run for it.
The teacher said: Above all, what is necessary for success is perseverance.
- The teacher said: What is necessary for success, above all, is perseverance.
You are the very person I have been looking for.
- You're the very person I've been looking for.