Onun hiciv romanı, insan doğasının zaaflarını eleştirdi.
- His satirical novel criticized the foibles of human nature.
Onun hiciv romanı, insan doğasının zayıf yönlerini eleştirdi.
- His satirical novel criticized the foibles of human nature.
Cılız ve narin bir çocuktu.
- He was a weak and delicate child.
Tom kendini kaldırmak için çok cılız.
- Tom is too weak to lift himself.
O, bir arkadaşına çok yorgun ve güçsüz hissettiğini söyledi.
- He told a friend that he felt very tired and weak.
Kadınlar fiziksel olarak erkeklerden daha güçsüzdür.
- Women are physically weaker than men.
John Bill'in zayıflığından istifade etti.
- John took advantage of Bill's weakness.
O,İngilizcede zayıftır.
- He is weak in English.
Kahvemi hafif severim.
- I like my coffee weak.
Kahvemi hafif istiyorum.
- I'd like my coffee weak.
Tom açıkçası hâlâ çok zayıf.
- Tom is obviously still very weak.
Açık kahveyi tercih ederim.
- I prefer weak coffee.
İnsan zaafına müsamaha göstermek zorundasın.
- You have to allow for human weakness.
Try to look past his foibles and see the friendly fellow underneath.