Lambanın ışığı siste parıldıyordu.
- The light of the lamp glimmered in the fog.
Bu siste yol işaretlerini göremiyorum.
- I can't see the road signs in this fog.
Buhar benim gözlüğümü buğulandırdı.
- The steam has fogged my glasses.
Sıcak duş alırsam banyodaki ayna buğulanır.
- If I take a hot shower, the mirror in the bathroom fogs up.
The mirror fogged every time he showered.