Birkaç yolu su basmış.
- Several roads are flooded.
Pazar yabancı mallarla dolup taşıyordu.
- The market was flooded with foreign goods.
Tom'un tavernası da bir teslimat hizmeti sunmaya başladığından beri taverna telefon görüşmeleriyle dolup taşıyor.
- Since Tom's Tavern has started offering a delivery service too, it has been flooded with phone calls.
Flooded battery.
Ben atalarımın kim olduğunu bilmiyorum. Bizim evraklar Nuh Tufanı sırasında kayboldu.
- I don't know who my ancestors are. Our papers got lost during the Flood.
Geçen haftanın sağanak yağışları nedeniyle su baskınımız vardı.
- We had flooding because of last week's heavy rains.
Bu yolda trafik su baskınından dolayı kesintiye uğradı.
- Traffic on this road has been disrupted due to flooding.
Sel, ekinlere büyük zarar verdi.
- The flood did great damage to the crops.
Seller, şiddetli rüzgar fırtınaları, kuraklıklar, öldürücü donlar ve hava kirliliği sorunları hepsi,ara sıra, modern toplumu etkilenmiştir.
- Floods, violent wind storms, droughts, killing frosts, and the problems of air pollution have all, on occasion, influenced modern society.
Daha önce, bölge için taşkınlar kaderdi.
- Previously, floods were fate for the region.
Taşkın sularının kasabayı sarması öngörülüyor.
- The flood waters are predicted to engulf the town.
Her İlkbaharda nehir burada taşar.
- Every spring the river floods here.
O nehir her yıl taşar.
- That river floods every year.
Bir Florida şehri sokaklardaki tuzlu suyu emmek için vakum hortumları ile donatılmış tanker kamyonları göndererek düzenli gelgit sel baskınına karşılık veriyor.
- A Florida city is responding to regular tidal flooding by sending out tanker trucks equipped with vacuum hoses to suck saltwater off the streets.
Şiddetli yağmurun ardından büyük bir sel baskını oldu.
- In the wake of the heavy rain, there was a major flood.
Irmaklar yoğun yağış yüzünden taştı.
- The rivers were flooded by the heavy rain.
Eski güzel günlerin hatıraları sel gibi peş peşe geldi.
- Memories of the good old days came flooding back one after another.
Pazar yabancı mallarla dolup taşıyordu.
- The market was flooded with foreign goods.
Her İlkbaharda nehir burada taşar.
- Every spring the river floods here.
Deniz seviyesinin altında olan toprakları su basacak. Bu, insanların evsiz kalması ve ürünlerinin tuzlu su tarafından tahrip edileceği anlamına gelir.
- Low-lying lands will flood. This means that people will be left homeless and their crops will be destroyed by the salt water.
Our phones were flooded with calls after the controversial broadcast.