flood teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- sel basmak
- {i} tufan
Ben atalarımın kim olduğunu bilmiyorum. Bizim evraklar Nuh Tufanı sırasında kayboldu.
- I don't know who my ancestors are. Our papers got lost during the Flood.
- {i} su baskını
Geçen haftanın sağanak yağışları nedeniyle su baskınımız vardı.
- We had flooding because of last week's heavy rains.
Su baskını mahsülleri mahvetti.
- The flood ruined the crops.
- sel
Okullar sel nedeniyle tatil edildi.
- Classes have been suspended due to floods.
Sel alçalmaya başladı.
- The flood began to subside.
- {f} su basmak
- {f} istila etmek
- {i} taşkın
Nil'in periyodik taşkınları Mısır için çok önemlidir.
- The periodic flooding of the Nile is very important to Egypt.
Daha önce, bölge için taşkınlar kaderdi.
- Previously, floods were fate for the region.
- nehir
O nehir her yıl taşar.
- That river floods every year.
Her İlkbaharda nehir burada taşar.
- Every spring the river floods here.
- {f} oto. (motoru) ambale etmek
- fazla kanamak
- {f} yağdırmak
- (Nükleer Bilimler) su basması
- {f} akın etmek
- {i} sel gibi şey
- sel baskını
Bir Florida şehri sokaklardaki tuzlu suyu emmek için vakum hortumları ile donatılmış tanker kamyonları göndererek düzenli gelgit sel baskınına karşılık veriyor.
- A Florida city is responding to regular tidal flooding by sending out tanker trucks equipped with vacuum hoses to suck saltwater off the streets.
Şiddetli yağmurun ardından büyük bir sel baskını oldu.
- In the wake of the heavy rain, there was a major flood.
- çok sayıda olmak
- ırmak
Irmaklar yoğun yağış yüzünden taştı.
- The rivers were flooded by the heavy rain.
- sel basması
- sel gibi
Eski güzel günlerin hatıraları sel gibi peş peşe geldi.
- Memories of the good old days came flooding back one after another.
- sel gibi taşmak
- taşmak
- feyezan
- {f} taş
Şiddetşi yağmurlar nehrin taşmasına neden oldu.
- The heavy rains caused the river to flood.
Tayfun nehrin taşmasına neden oldu.
- The typhoon caused the river to flood.
- seylap
- {f} basmak
- derya
- {i} bolluk
- su
- deniz
Deniz seviyesinin altında olan toprakları su basacak. Bu, insanların evsiz kalması ve ürünlerinin tuzlu su tarafından tahrip edileceği anlamına gelir.
- Low-lying lands will flood. This means that people will be left homeless and their crops will be destroyed by the salt water.
- taşmak coşmak
- {f} sel gibi akmak
- üstüne sel gibi su salıvermek
- flood control su baskınını önleme
- taşkın tufan
- (Tıp) flod
- flood plain
- (Coğrafya,Çevre) taşkın yatağı
- flood analysis
- (Çevre) sel analizi
- flood anchor
- (Coğrafya) met demiri
- flood anchor
- (Coğrafya) met çapası
- flood arch
- (Coğrafya) taşkın kemeri
- flood area
- (Coğrafya) taşkın bölgesi
- flood attack
- (Askeri) sel saldırısı
- flood axis
- (Tarım) taşkın ekseni
- flood channel
- (Coğrafya) taşkın kanalı
- flood control
- sel kontrolu
- flood control
- sel kontrolü
- flood control
- (Çevre) taşkın denetimi
- flood crest
- (Tarım) taşkın azami düzeyi
- flood crest
- (Tarım) taşkın azami seviyesi
- flood crest
- (Tarım) taşkın zirvesi
- flood current
- (Askeri) taşkın akıntısı
- flood current
- (Askeri) taşkın akımı
- flood current
- (Askeri) sel akıntısı
- flood current
- (Coğrafya) met akıntısı
- flood damage
- sel zararı
- flood damages
- feyezan hasarları
- flood danger
- feyezan tehlikesi
- flood duration
- feyezan süresi
- flood event
- feyezan hadisesi
- flood fighting
- sel mücadelesi
- flood flow
- (Çevre) sel akıntısı
- flood flow
- feyezan akımı
- flood formula
- taşkın formülü
- flood hazard
- sel tehlikesi
- flood height
- sel yüksekliği
- flood height
- (Coğrafya) taşkın yüksekliği
- flood in
- (Konuşma Dili) sel gibi akmak
- flood in
- sel basmak
- flood index
- (Coğrafya) taşkın indeksi
- flood into
- yığılmak
- flood into
- (Konuşma Dili) sel gibi gelmek
- flood into
- (Konuşma Dili) akın akın gelmek
- flood into
- (Konuşma Dili) güruh halinde gelmek
- flood lamp
- (Coğrafya) projektör
- flood lamp
- (Coğrafya) ışıldak
- flood light
- (Askeri,Teknik) projektör
- flood losses
- taşkın zararı
- flood of tears
- gözyaşı seli
- flood out
- sel basmak
- flood pass
- sel geçidi
- flood peak
- (Tarım) taşkın azami seviyesi
- flood peak
- feyezan piki
- flood peak
- (Coğrafya) taşkın azami düzeyi
- flood plain
- (Çevre) taşkın alan
- flood plain
- (Çevre) taşkın havzası
- flood plain
- (Jeoloji) taşkın alanı
- flood proofing
- sele dayanımlı
- flood record
- feyezan kaydı
- flood records
- feyezan kayıtları
- flood records
- (Coğrafya) taşkın ölçüleri
- flood records
- (Coğrafya) taşkın kayıtları
- flood response
- sel müdahalesi
- flood risk
- sel riski
- flood routing
- sel yönlendirme
- flood routing
- taşkın öteleme
- flood routing
- (Tarım) taşkın seyri
- flood runoff
- feyezan akışı
- flood runoff
- (Coğrafya,Tarım) taşkın akışı
- flood season
- sel sezonu
- flood spillway
- (Coğrafya) taşkın savağı
- flood stage
- (Coğrafya) taşkın evresi
- flood stage
- (Tarım) taşkın hali
- flood stage
- (Meteoroloji) taşkın aşaması
- flood stage
- (Meteoroloji) sel aşaması
- flood study
- feyezan çalışması
- flood summit
- (Coğrafya) taşkın azami düzeyi
- flood summit
- (Tarım) taşkın azami seviyesi
- flood tide
- (Coğrafya) su düzeyinin kabarması
- flood tide
- med
- flood tide
- kabarma
- flood time
- (Coğrafya) taşkın zamanı
- flood valve
- doldurma valfi
- flood volume
- feyezan hacmi
- flood volume
- (Coğrafya,Tarım) taşkın hacmi
- flood volume
- (Coğrafya) taşkın oylumu
- flood walls
- feyezan duvarları
- flood warning
- (Coğrafya) taşkın uyarısı
- flood water
- feyezan suyu
- flood water
- (Coğrafya) taşma suyu
- flood water
- (Coğrafya) taşkın suyu
- flood wave
- feyezan dalgası
- flood wave
- (Çevre) sel dalgası
- flood way
- feyezan kanalı
- flood weir
- (Coğrafya) taşkın savağı
- flood zone
- (Coğrafya) taşkın bölgesi
- flood current
- (Askeri) taşkın akıntısı
- flood control
- taşkın kontrolü
- flood dam
- taşkın seddi
- flood damage
- taşkın zararı
- flood in
- sel bas
- flood lamp
- pröjektör
- flood of tears
- sel gibi akan göz yaşı
- flood out
- sel bas
- flood plain
- taşkın ovası
- flood protection
- taşkından korunma
- flood tide
- met
- flood wall
- taşkın duvarı
- flood control reservoir
- taşkın önleme havuzu
- flood gate
- sel kapısı
- flood in
- akın etmek
- flood irrigation
- (Tarım) Salma sulama
- flood irrigation
- (Tarım) Uzun mesafe sulama, tava sulama
- flood level
- taşkın düzeyi
- flood mark
- taşkın izi
- flood of
- taşkın
- flood-stricken
- Sele uğramış, sele yakalanmış, selden muzdarip
- flood disaster
- (Çevre) sel afeti
- flood disaster
- (Coğrafya) taşkın felaketi
- flood disaster
- sel felâketi
- flood gate
- (Coğrafya) taşkın kapağı
- flood level
- (Coğrafya) taşma düzeyi
- flood mark
- (Çevre) sel izi
- flood plain
- coğr. taşkın yatağı
- flood plain management
- taşkın alanı yönetimi
- flood wall
- (Coğrafya) sel seddesi
- flood wall
- (Coğrafya) taşkın seddesi
- flood wall
- (Coğrafya) taşkın koruma duvarı
- flash flood
- (Denizbilim,Meteoroloji) ani sel
- flash flood
- ani su taşması
- flash flood
- su baskını
- flash flood
- aniden gelen sel
- flooding
- sel
Küresel ısınma kıyı sellerine neden olacak.
- Global warming will cause coastal flooding.
İki haftalık şiddetli yağmur sel ile sonuçlandı.
- Two weeks of heavy rain resulted in flooding.
- The Flood
- Nuh tufanı
- The Flood
- Büyük tufan
- flooding
- tufan
- catastrophic flood
- katastrof
- design flood
- (Çevre) sel tasarımlı
- flooded
- su basmış
Birkaç yolu su basmış.
- Several roads are flooded.
- flooded
- suyla kaplı
- flooding
- (Bilgisayar) selbasma
- flooding
- (Otomotiv) boğulma
- flooding
- taşkınlık
- flooding
- (Coğrafya) sel basması
- flooding
- (Coğrafya) kabarma
- flooding
- (Coğrafya) seylap
- flooding
- (Coğrafya) feyezan
- flooding
- (Coğrafya) su basması
- flooding
- paket yollama
- floods
- (Askeri) taşkın
Daha önce, bölge için taşkınlar kaderdi.
- Previously, floods were fate for the region.
- floods
- (Askeri) baskın
Ağır yağışların bir sonucu olarak sel baskınları meydana geldi.
- There were floods as a result of the heavy rain.
Onlarca insan şiddetli yağmurun yol açtığı ani su baskınlarında öldü.
- Dozens of people have died in flash floods triggered by torrential rain.
- floods
- seller
Seller, şiddetli rüzgar fırtınaları, kuraklıklar, öldürücü donlar ve hava kirliliği sorunları hepsi,ara sıra, modern toplumu etkilenmiştir.
- Floods, violent wind storms, droughts, killing frosts, and the problems of air pollution have all, on occasion, influenced modern society.
Seller ekinleri mahvetti.
- The floods ruined the crops.
- annual flood
- yıllık taşkın
- catastrophic flood
- afet taşkını
- daily flood peak
- günlük azami taşkın
- flooded
- {f} taş
Pazar yabancı mallarla dolup taşıyordu.
- The market was flooded with foreign goods.
Tom'un tavernası da bir teslimat hizmeti sunmaya başladığından beri taverna telefon görüşmeleriyle dolup taşıyor.
- Since Tom's Tavern has started offering a delivery service too, it has been flooded with phone calls.
- flooding
- {f} taş
Nil'in periyodik taşkınları Mısır için çok önemlidir.
- The periodic flooding of the Nile is very important to Egypt.
- flooding
- {i} taşma
- in flood
- su basmış
- maximum flood
- en büyük taşkın
- maximum flood discharge
- en büyük taşkın akışı
- The flood
- sellen
- flooded
- Sulu
Flooded battery.
- flooded
- taşmış
- flooding
- taşarak
- the flood
- sel
Sel suları evimi nehre yuvarladı.
- The flood waters tumbled my house into the river.
Sel, ekinlere büyük zarar verdi.
- The flood did great damage to the crops.
- National Flood Insurance Program (FEMA); National Foreign Intelligence Program
- (Askeri) Milli Kan Bankası Programı (Federal Acil Durum Yönetim Merkezi (FEMA)); Milli Dış İstihbarat Programı
- a flood of tears
- (isim) sel gibi akan gözyaşı
- a flood of tears
- {i} sel gibi akan gözyaşı
- annual flood
- yıllık azami taşkın
- annual flood
- (Çevre) yıllık sel
- daily flood peak
- günlük azami akım
- designed flood discharge
- (Çevre) sel akıntısı tasarımlı
- flooder
- (Askeri) SUYA BATIRICI: Bir deniz mayın harbinde mayın zarfına bağlanmış olan ve belirlenen zamandan sonra mayın zarfını yüzdürüp onun dibe batmasına neden olan araç
- flooder
- (Askeri) suya batırıcı
- flooding
- (İnşaat) taşmak
- flooding
- {i} su baskını
Bu yolda trafik su baskınından dolayı kesintiye uğradı.
- Traffic on this road has been disrupted due to flooding.
Geçen haftanın sağanak yağışları nedeniyle su baskınımız vardı.
- We had flooding because of last week's heavy rains.
- flooding
- {i} rahim kanaması
- flooding
- (Tıp) Rahim (uterus) kanaması, metroraji
- history of flood disasters
- (Çevre) sel afetleri tarihi
- lawsuit of flood disaster
- (Çevre) sel hasarı mahkemesi
- minimum annual flood
- minimum senelik feyezan
- monthly flood
- aylık feyazah
- river flood control
- akarsu taşkın kontrolü
- structural flood mitigation
- yapısal sel önlemi
- super flood
- kıran taşkını
- super flood
- afet feyazanı
- super flood
- tufan feyazanı
- the Flood
- tufan
Ben atalarımın kim olduğunu bilmiyorum. Bizim evraklar Nuh Tufanı sırasında kayboldu.
- I don't know who my ancestors are. Our papers got lost during the Flood.
- upper flood pass
- üst sel geçidi
- weep a flood of tears
- zırıl zırıl ağlamak