flood teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- sel basmak
- {i} tufan
Ben atalarımın kim olduğunu bilmiyorum. Bizim evraklar Nuh Tufanı sırasında kayboldu.
- I don't know who my ancestors are. Our papers got lost during the Flood.
- {i} su baskını
Bu yolda trafik su baskınından dolayı kesintiye uğradı.
- Traffic on this road has been disrupted due to flooding.
Su baskını mahsülleri mahvetti.
- The flood ruined the crops.
- sel
Sel alçalmaya başladı.
- The flood began to subside.
Sel, ekinlere büyük zarar verdi.
- The flood did great damage to the crops.
- {f} su basmak
- {f} istila etmek
- {i} taşkın
Daha önce, bölge için taşkınlar kaderdi.
- Previously, floods were fate for the region.
Nil'in periyodik taşkınları Mısır için çok önemlidir.
- The periodic flooding of the Nile is very important to Egypt.
- nehir
O nehir her yıl taşar.
- That river floods every year.
Nehir tüm bölgeyi sular altında bıraktı.
- The river flooded the entire region.
- {f} oto. (motoru) ambale etmek
- fazla kanamak
- {f} yağdırmak
- (Nükleer Bilimler) su basması
- {f} akın etmek
- {i} sel gibi şey
- sel baskını
Şiddetli yağmurun ardından büyük bir sel baskını oldu.
- In the wake of the heavy rain, there was a major flood.
Bir Florida şehri sokaklardaki tuzlu suyu emmek için vakum hortumları ile donatılmış tanker kamyonları göndererek düzenli gelgit sel baskınına karşılık veriyor.
- A Florida city is responding to regular tidal flooding by sending out tanker trucks equipped with vacuum hoses to suck saltwater off the streets.
- çok sayıda olmak
- ırmak
Irmaklar yoğun yağış yüzünden taştı.
- The rivers were flooded by the heavy rain.
- sel basması
- sel gibi
Eski güzel günlerin hatıraları sel gibi peş peşe geldi.
- Memories of the good old days came flooding back one after another.
- sel gibi taşmak
- taşmak
- feyezan
- {f} taş
Tayfun nehrin taşmasına neden oldu.
- The typhoon caused the river to flood.
Pazar yabancı mallarla dolup taşıyordu.
- The market was flooded with foreign goods.
- seylap
- {f} basmak
- derya
- {i} bolluk
- su
- deniz
Deniz seviyesinin altında olan toprakları su basacak. Bu, insanların evsiz kalması ve ürünlerinin tuzlu su tarafından tahrip edileceği anlamına gelir.
- Low-lying lands will flood. This means that people will be left homeless and their crops will be destroyed by the salt water.
- taşmak coşmak
- {f} sel gibi akmak
- üstüne sel gibi su salıvermek
- flood control su baskınını önleme
- taşkın tufan
- (Tıp) flod
- flood plain
- (Coğrafya,Çevre) taşkın yatağı
- flood analysis
- (Çevre) sel analizi
- flood anchor
- (Coğrafya) met demiri
- flood anchor
- (Coğrafya) met çapası
- flood arch
- (Coğrafya) taşkın kemeri
- flood area
- (Coğrafya) taşkın bölgesi
- flood attack
- (Askeri) sel saldırısı
- flood axis
- (Tarım) taşkın ekseni
- flood channel
- (Coğrafya) taşkın kanalı
- flood control
- sel kontrolu
- flood control
- sel kontrolü
- flood control
- (Çevre) taşkın denetimi
- flood crest
- (Tarım) taşkın azami düzeyi
- flood crest
- (Tarım) taşkın azami seviyesi
- flood crest
- (Tarım) taşkın zirvesi
- flood current
- (Askeri) taşkın akıntısı
- flood current
- (Askeri) taşkın akımı
- flood current
- (Askeri) sel akıntısı
- flood current
- (Coğrafya) met akıntısı
- flood damage
- sel zararı
- flood damages
- feyezan hasarları
- flood danger
- feyezan tehlikesi
- flood duration
- feyezan süresi
- flood event
- feyezan hadisesi
- flood fighting
- sel mücadelesi
- flood flow
- (Çevre) sel akıntısı
- flood flow
- feyezan akımı
- flood formula
- taşkın formülü
- flood hazard
- sel tehlikesi
- flood height
- sel yüksekliği
- flood height
- (Coğrafya) taşkın yüksekliği
- flood in
- (Konuşma Dili) sel gibi akmak
- flood in
- sel basmak
- flood index
- (Coğrafya) taşkın indeksi
- flood into
- yığılmak
- flood into
- (Konuşma Dili) sel gibi gelmek
- flood into
- (Konuşma Dili) akın akın gelmek
- flood into
- (Konuşma Dili) güruh halinde gelmek
- flood lamp
- (Coğrafya) projektör
- flood lamp
- (Coğrafya) ışıldak
- flood light
- (Askeri,Teknik) projektör
- flood losses
- taşkın zararı
- flood of tears
- gözyaşı seli
- flood out
- sel basmak
- flood pass
- sel geçidi
- flood peak
- (Tarım) taşkın azami seviyesi
- flood peak
- feyezan piki
- flood peak
- (Coğrafya) taşkın azami düzeyi
- flood plain
- (Çevre) taşkın alan
- flood plain
- (Çevre) taşkın havzası
- flood plain
- (Jeoloji) taşkın alanı
- flood proofing
- sele dayanımlı
- flood record
- feyezan kaydı
- flood records
- feyezan kayıtları
- flood records
- (Coğrafya) taşkın ölçüleri
- flood records
- (Coğrafya) taşkın kayıtları
- flood response
- sel müdahalesi
- flood risk
- sel riski
- flood routing
- sel yönlendirme
- flood routing
- taşkın öteleme
- flood routing
- (Tarım) taşkın seyri
- flood runoff
- feyezan akışı
- flood runoff
- (Coğrafya,Tarım) taşkın akışı
- flood season
- sel sezonu
- flood spillway
- (Coğrafya) taşkın savağı
- flood stage
- (Coğrafya) taşkın evresi
- flood stage
- (Tarım) taşkın hali
- flood stage
- (Meteoroloji) taşkın aşaması
- flood stage
- (Meteoroloji) sel aşaması
- flood study
- feyezan çalışması
- flood summit
- (Coğrafya) taşkın azami düzeyi
- flood summit
- (Tarım) taşkın azami seviyesi
- flood tide
- (Coğrafya) su düzeyinin kabarması
- flood tide
- med
- flood tide
- kabarma
- flood time
- (Coğrafya) taşkın zamanı
- flood valve
- doldurma valfi
- flood volume
- feyezan hacmi
- flood volume
- (Coğrafya,Tarım) taşkın hacmi
- flood volume
- (Coğrafya) taşkın oylumu
- flood walls
- feyezan duvarları
- flood warning
- (Coğrafya) taşkın uyarısı
- flood water
- feyezan suyu
- flood water
- (Coğrafya) taşma suyu
- flood water
- (Coğrafya) taşkın suyu
- flood wave
- feyezan dalgası
- flood wave
- (Çevre) sel dalgası
- flood way
- feyezan kanalı
- flood weir
- (Coğrafya) taşkın savağı
- flood zone
- (Coğrafya) taşkın bölgesi
- flood current
- (Askeri) taşkın akıntısı
- flood control
- taşkın kontrolü
- flood dam
- taşkın seddi
- flood damage
- taşkın zararı
- flood in
- sel bas
- flood lamp
- pröjektör
- flood of tears
- sel gibi akan göz yaşı
- flood out
- sel bas
- flood plain
- taşkın ovası
- flood protection
- taşkından korunma
- flood tide
- met
- flood wall
- taşkın duvarı
- flood control reservoir
- taşkın önleme havuzu
- flood gate
- sel kapısı
- flood in
- akın etmek
- flood irrigation
- (Tarım) Salma sulama
- flood irrigation
- (Tarım) Uzun mesafe sulama, tava sulama
- flood level
- taşkın düzeyi
- flood mark
- taşkın izi
- flood of
- taşkın
- flood-stricken
- Sele uğramış, sele yakalanmış, selden muzdarip
- flood disaster
- (Çevre) sel afeti
- flood disaster
- (Coğrafya) taşkın felaketi
- flood disaster
- sel felâketi
- flood gate
- (Coğrafya) taşkın kapağı
- flood level
- (Coğrafya) taşma düzeyi
- flood mark
- (Çevre) sel izi
- flood plain
- coğr. taşkın yatağı
- flood plain management
- taşkın alanı yönetimi
- flood wall
- (Coğrafya) sel seddesi
- flood wall
- (Coğrafya) taşkın seddesi
- flood wall
- (Coğrafya) taşkın koruma duvarı
- flash flood
- (Denizbilim,Meteoroloji) ani sel
- flash flood
- ani su taşması
- flash flood
- su baskını
- flash flood
- aniden gelen sel
- flooding
- sel
Radyo sel olasılığı hakkında bizi uyardı.
- The radio warned us of the possibility of flooding.
Eski güzel günlerin hatıraları sel gibi peş peşe geldi.
- Memories of the good old days came flooding back one after another.
- The Flood
- Nuh tufanı
- The Flood
- Büyük tufan
- flooding
- tufan
- catastrophic flood
- katastrof
- design flood
- (Çevre) sel tasarımlı
- flooded
- su basmış
Birkaç yolu su basmış.
- Several roads are flooded.
- flooded
- suyla kaplı
- flooding
- (Bilgisayar) selbasma
- flooding
- (Otomotiv) boğulma
- flooding
- taşkınlık
- flooding
- (Coğrafya) sel basması
- flooding
- (Coğrafya) kabarma
- flooding
- (Coğrafya) seylap
- flooding
- (Coğrafya) feyezan
- flooding
- (Coğrafya) su basması
- flooding
- paket yollama
- floods
- (Askeri) taşkın
Daha önce, bölge için taşkınlar kaderdi.
- Previously, floods were fate for the region.
- floods
- (Askeri) baskın
Ağır yağışların bir sonucu olarak sel baskınları meydana geldi.
- There were floods as a result of the heavy rain.
İnsan su baskınları ve yangınlar gibi felaketlerden korkar.
- Man fears disasters such as floods and fires.
- floods
- seller
Onun için seller depremlerden daha az korkutucudur.
- For her, floods frighten less than earthquakes.
Seller, şiddetli rüzgar fırtınaları, kuraklıklar, öldürücü donlar ve hava kirliliği sorunları hepsi,ara sıra, modern toplumu etkilenmiştir.
- Floods, violent wind storms, droughts, killing frosts, and the problems of air pollution have all, on occasion, influenced modern society.
- annual flood
- yıllık taşkın
- catastrophic flood
- afet taşkını
- daily flood peak
- günlük azami taşkın
- flooded
- {f} taş
Tom'un tavernası da bir teslimat hizmeti sunmaya başladığından beri taverna telefon görüşmeleriyle dolup taşıyor.
- Since Tom's Tavern has started offering a delivery service too, it has been flooded with phone calls.
Pazar yabancı mallarla dolup taşıyordu.
- The market was flooded with foreign goods.
- flooding
- {f} taş
Nil'in periyodik taşkınları Mısır için çok önemlidir.
- The periodic flooding of the Nile is very important to Egypt.
- flooding
- {i} taşma
- in flood
- su basmış
- maximum flood
- en büyük taşkın
- maximum flood discharge
- en büyük taşkın akışı
- The flood
- sellen
- flooded
- Sulu
Flooded battery.
- flooded
- taşmış
- flooding
- taşarak
- the flood
- sel
Sel köye büyük hasar verdi.
- The flood did the village extensive damage.
Sel alçalmaya başladı.
- The flood began to subside.
- National Flood Insurance Program (FEMA); National Foreign Intelligence Program
- (Askeri) Milli Kan Bankası Programı (Federal Acil Durum Yönetim Merkezi (FEMA)); Milli Dış İstihbarat Programı
- a flood of tears
- (isim) sel gibi akan gözyaşı
- a flood of tears
- {i} sel gibi akan gözyaşı
- annual flood
- yıllık azami taşkın
- annual flood
- (Çevre) yıllık sel
- daily flood peak
- günlük azami akım
- designed flood discharge
- (Çevre) sel akıntısı tasarımlı
- flooder
- (Askeri) SUYA BATIRICI: Bir deniz mayın harbinde mayın zarfına bağlanmış olan ve belirlenen zamandan sonra mayın zarfını yüzdürüp onun dibe batmasına neden olan araç
- flooder
- (Askeri) suya batırıcı
- flooding
- (İnşaat) taşmak
- flooding
- {i} su baskını
Bu yolda trafik su baskınından dolayı kesintiye uğradı.
- Traffic on this road has been disrupted due to flooding.
Geçen haftanın sağanak yağışları nedeniyle su baskınımız vardı.
- We had flooding because of last week's heavy rains.
- flooding
- {i} rahim kanaması
- flooding
- (Tıp) Rahim (uterus) kanaması, metroraji
- history of flood disasters
- (Çevre) sel afetleri tarihi
- lawsuit of flood disaster
- (Çevre) sel hasarı mahkemesi
- minimum annual flood
- minimum senelik feyezan
- monthly flood
- aylık feyazah
- river flood control
- akarsu taşkın kontrolü
- structural flood mitigation
- yapısal sel önlemi
- super flood
- kıran taşkını
- super flood
- afet feyazanı
- super flood
- tufan feyazanı
- the Flood
- tufan
Ben atalarımın kim olduğunu bilmiyorum. Bizim evraklar Nuh Tufanı sırasında kayboldu.
- I don't know who my ancestors are. Our papers got lost during the Flood.
- upper flood pass
- üst sel geçidi
- weep a flood of tears
- zırıl zırıl ağlamak