O yakalanma korkusuyla kaçtı.
- She fled for fear of being caught.
Cinayetten sonra tiyatrodan kaçtı.
- He had fled the theater after the murder.
Brown ve arkadaşları kaçmak zorunda bırakıldılar.
- Brown and his friends were forced to flee.
Onun kaçması için bir sebep yok.
- There is no reason for her to flee.
Berlin duvarı Doğudaki Almanların Batıya kaçmasını engellemek için inşa edilmiştir.
- The Berlin wall was built to prevent East Germans from fleeing to the West.
Etherical products flee once freely exposed to air.